JoomlaLock.com All4Share.net

AAA! BENİM KOMŞUM VARMIŞ...

 komşuluk

Aaa! Benim Komşum Varmış... - Salih ŞAKAR

Sayı : 106 - Ekim 2016

 

Aaa! Benim Komşum Varmış...

 

Geçenlerde apartmandan içeri girerken kapıda duran birisine;

-Hayırdır kimsiniz, kimi bekliyorsunuz diye sordum. Ben bu binada oturuyorum sizin komşunuzum demez mi?

Kaynar sular başımdan aşağı döküldü sanki, yıllardır aynı apartmanda oturduğumuz komşumuzu tanımamıştım. Üzüldüm işte senin anlayışın bu kadar dedim. Kapındaki komşundan haberin yok. Böyle mi olacaktı, aynı binada birbirimizden habersiz mi yaşayacaktık? Bizleri bu hale neler, kimler ve nasıl getirmişlerdi. Böyle mi olmalıydık?

Gözlemlediğim kadarı ile komşuluk ilişkileri yavaş yavaş bitmekte. İnsanlar birbirlerine karşı yabancılaşmakta. Artık aynı apartmanda oturan insanlar bile neredeyse birbirlerini tanımamakta. Çocukluğumdan hatırlıyorum da mahallemiz sanki bir ailenin fertleri gibiydi. Herkes birbirini tanır ve birbirinin yardımına koşardı. Küçük şehirlerde gene az da olsa komşuluk ilişkileri sürmekte. İstanbul gibi büyük kentlerde ise tamamen ölmüş. Aynı apartman sakinlerinin araba park yeri meselesinden dolayı yumruk yumruğa kavga etmesine aşağı yukarı hepimiz şahid olmuşuzdur.

Bu toplumda sosyalleşmenin içinde insanın ailesinden sonra kendisine en yakın olanlar, komşularıdır. Aile fertlerinden sonra sevincimizi paylaşacağımız kimseler, komşularımız olduğu gibi bela ve musibet anında da belki de aile fertlerinden önce haberdar olacak, yardımımıza ilk koşacak olanlar yine komşularımızdır. Bu nedenle dinimiz, komşu haklarına büyük önem vermiş, komşularla iyi geçinmeyi kâmil anlamda müslüman olmanın alameti saymıştır. 

Peygamber Efendimiz’in (sav);

“Allah’a ve ahiret gününe iman eden kimse, komşusuna iyilik yapsın.” ve “Allah’a ve ahiret gününe iman eden kimse, komşusunu rahatsız etmesin.” hadisleri de bu yöne dikkatimizi çekmektedir.

Komşuluk toplumumuzda önemli kavramlardan biridir. Deyimler ve atasözleri ile kültürümüzde komşuluk ilişkilerinin ne kadar önemli olduğu anlaşılmaktadır. 

“Ev alma komşu al.” ya da “Komşu komşunun külüne muhtaçtır.” gibi atasözleri komşuluğa verilen değeri göstermektedir.. 

Eskiden müstakil evlerden oluşan sokaklarda belli sayıda insanlar yan yana, bahçeli evlerde sosyal açıdan birbirleriyle daha yakın ve samimi bir yaşam sürerlerken her anı, acıyı ve mutluluğu birbirleriyle paylaşırken birden bire yeni yapılaşmalarla kopmaya başladılar. 

O samimi ortamların, paylaşımların yer aldığı sokaklar birbirlerine paralel, karşılıklı birer taş orman olma özelliğine büründü. 100-150 kişinin yaşadığı sakin sokaklarda birden bire neredeyse bir köy nüfusuna varan konutlarla dolu bir sokakta yaşam başladı. 

Artık çevremizde yemyeşil bahçeleri olan, çeşit çeşit çiçeklerin yetiştiği evler yerine, önlerinde bir araç yığıntısı, kirlileşme ve gürültüye sebebiyet veren çok katlı apartmanlar ortaya çıktı. Komşuluktan kopan insanlar artık birbirlerine hal hatır sormak yerine, araçlarının park yeri nedeniyle ya da çocuklar nedeniyle kavgalar etmeye başladılar. 

Çok katlı binalarda komşuluk hakları diye bir kavram artık ortadan kayboldu. Birbirlerini rahatsız etmek için adeta yarışan, birbirlerinin haklarına saygı göstermeyen bir topluluk doğdu adeta. 

Aynı apartmanda oturup daha henüz isimlerini bile bilmedikleri komşulara sahip oldu insanlar. 

Şimdi yanındaki, altındaki ya da üstündeki komşularını tanımadan, onlara en acil durumlarda yardım için nasıl başvurabileceklerini düşünür oldular. 

Eğer komşumuz, bizim hareketlerimizden ve tavırlarımızdan endişe ediyor, bizden her an zarar görebileceğini düşünüyorsa biz de en azından komşuluk vazifelerimizi yerine getirmiyorsak, Allah’ın rızasından mahrum kalma tehlikesiyle karşı karşıyayız demektir. 

Peygamber Efendimiz (sav) bu tehlikeye: “Allah’a yemin ederim ki komşusu, zararlarından emin olmayan kimse, (gerçek anlamda) iman etmiş olamaz.” buyurarak dikkatimizi çekmiştir. 

Halbuki mümin, başkalarıyla hoş geçinen ve başkalarının da kendisiyle hoşça geçindiği bir insan ve her yönüyle komşularının da huzur kaynağıdır.

Hâce Hazretleri;

“Ne incin ne de incit!” diye buyurarak gerek komşuluk gerek arkadaşlık ve gerekse de tüm ilişkilerimizde bu hassasiyeti göstermemizi tavsiye etmişlerdir. 

Toplum yaşayışımızda hayatımızın vazgeçilmez bir parçası olan komşuluğun önemi üzerinde dinimiz hassasiyetle durmuş, komşuluk ilişkilerine dair hayati prensipler getirmiştir. 

Kur’an-ı Kerim’de;

“Allah’a ibadet edin ve O’na hiçbir şeyi ortak koşmayın. Ana babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya, yakın arkadaşa, yolcuya, idare ve himayeniz altında bulunanlara iyi davranın.” ayeti, Allah’a kullukla beraber başta ana-baba olmak üzere, toplumun diğer kesimleri ile birlikte komşularımızla da iyi ilişkiler kurulmasını bir hizmet olarak vurgulamaktadır. 

Bu bakımdan komşuya iyilik etmek sevinç ve üzüntüsünü paylaşmak, ondan gelebilecek bazı sıkıntılara sabredebilmek, onları olgunlukla karşılamak dinimizin gereğidir. 

Peygamber Efendimiz;

“Komşusu aç iken, kendisi tok yatan bizden değildir.” buyurmuşlardır.

Şimdi eğer biz, komşuluk ilişkilerine gereği gibi Rıza doğrultusunda özen göstermeyip komşumuz aç iken biz tok olarak hayatımıza devam edersek Hz. Peygamber Efendimiz’in önüne geçmiş olmuyor muyuz?

Ecdadımızın “Ev alma komşu al.” sözü büyük bir tecrübenin ürünüdür. Bu tecrübeyi dikkate almayan sözüm ona modern çevrelerinin, apartman köşelerinde çektikleri çileler; bizleri, biz yapan değerlerimize bağlanmamız konusunda biraz daha düşünmeye sevk etmektedir. Her gün asansörde karşılaştığı komşusuna merhaba diyemeyen, bitişik dairedeki komşunun vefatını 3 ay sonra duyan, taziyesini duyduğu komşusunun ziyaretine gitmeyen, çocukların kavgası yüzünden komşu ile tartışıp bu nedenle küs duran, Ramazan’da bir komşunu evine davet edemeyen, ruhsuz, hayattan bıkmış, kalabalıklar içinde yalnız yaşayan bir toplum haline gelmişiz. 

Müslüman, komşularıyla güzel geçinen, seven, sevilen, aranan ve onlara güven veren bir insandır. Çünkü, çevresine güven vermeyen bir insan, olgun bir mümin olamaz. 

Görülüyor ki, komşu hakları dinimizin üzerinde titizlikle durduğu bir konudur. Bu itibarla, komşularımıza iyilik ve ikramda bulunmak, onlarla selamlaşmak, ziyaretlerine gitmek, yardımlarına koşmak, sevinçlerini ve kederlerini birlikte paylaşmak, güler yüzlü davranmak, hediyeleşmek, rızaya uygun düğün ve derneklerine katılmak, cenazelerine iştirak etmek, başsağlığı dilemek, onlara zarar verecek hareketlerden sakınmak, ayıp ve kusurlarını araştırmamak, ihtiyaçlarını gidermeye çalışmak, komşularımıza karşı başlıca görevlerimizdir.

Hal böyleyken kendimiz için istediğimizi komşularımız için de istemeliyiz. Komşularımızla güzel geçinmeli, onları hiçbir şekilde rahatsız etmemeliyiz. Gizli sırlarını araştırmamalı, eksikliklerini gidermeye çalışmalı, sevinç ve kederlerine ortak olmalı, her hususta yardımlarına koşmalıyız.

Olgun müslüman, kimseye zararı dokunmayan, çevresine güven veren ve daima iyilik yapan kimsedir.

Komşularımızla ilişkilerimiz, onlara karşı davranışımız müslümanlar olarak dinimizi temsil eder nitelikte olmalıdır.

Komşu olarak, şu üç ihtimalden birisi içerisinde yaşıyoruzdur;

Ya hiç kimse ile ilişki kurmayan, kimseye ne faydası ne de zararı dokunan bir komşu,

Ya hiç kimseyle geçinemeyen kötü bir komşu,

Ya da iyi ilişkiler kuran, herkesin kendisine güvenebildiği bir komşuyuzdur. 

Bizim komşuluğumuz herkesi imrendirmeli, hem mevcut mahalle veya apartman ahalisini hem de mahallemize yeni taşınacak kimseyi; “Burada bir müslüman varmış, ne güzel!” dedirtebilecek şekilde örnek bir komşuluk olmalıdır.

Unutmayalım ki “Kişi bilmediğinin düşmanıdır.” İnsan bilmediği şeyden korkar ve tanımadığı kişilere karşı tedirgin olur. Bu gayet doğaldır. Bu nedenle tanışmak, kendimizi tanıtmak, çevremizde örnek bir insan, örnek bir müslüman olarak bilinmek aynı zamanda dinimizi tebliğ etmenin de en iyi yoludur.

Madem ki iyi bir komşu olmak dini bir vecibedir o halde inandığımız değerleri yaşamaktan daha güzel bir tebliğ yöntemi olabilir mi? 

Hâce Hazretleri’nin buyurduğu üzere;

“İnandığımız gibi yaşayamazsak, yaşadığımız gibi inanmaya başlarız.”

Allah yar ve yardımcımız olsun.

 

Yazar: Salih ŞAKAR

 

 

gh logo           rahiask gri         rahiask logo             google play

Top
bursa escort , escort bursa , izmit escort , van escort