JoomlaLock.com All4Share.net

EBU HUZEYFE (ra)

Ebu Huzeyfe ra

Ebu Huzeyfe (ra) - Kerem ACAR

Sayı : 106 - Ekim 2016

 

Ebu Huzeyfe (ra)

 

Miladi 579 senesinde Mekke’de dünyaya geldi. Mekke’nin ileri gelenlerinden Utbe b. Rebia’nın oğludur. Hint b. Utbe de ablası olur.

Şemaili: Uzun boylu, güzel yüzlü, şehla gözlü, ön dişleri birbirinin üzerine binmişti (İbn Sa’d, Tabakat, c. 3, s. 92). Onuncu müslümandır. Efendimizin Daru’l-Erkam eğitiminden önce müslüman olmuştur. Yani; ilklerden. Süheyl b. Amrın kızı Sehla binti Süheyl ile evlidir. Önceleri Mekke’nin sayılı kimselerinden iken İslam’a girdikten sonra eski müreffeh hayatı kalmamış ve nübüvvetin beşinci yılına kadar hususen ailesinden cefalar görmüştür. Efendimiz’in (as) gördüğü luzüm üzerine Habeşistan muhacirleri ile birlikte hicret etti. O güne dek çocukları olmamıştı, hatta bu yüzden “Sen putların gazabına uğradın da bu yüden evladın olmuyor!” ithamına maruz kalırdı. Ama Cenabı Allah Habeşistan’da Ebu Huzeyfe’ye bir erkek cocuk ihsan etti. İsmini Muhammed koydular. 

Habeşistan’da olduğu günlerde oraya gelen ticaret erbabının “Mekke’nin ileri gelenleri müslüman oldu!” şeklindeki yanlış bilgilendirmesinden dolayı Mekke’ye döndüler. Mekke’ye gelen müslümanlar durumun öyle olmadığını görüncü ikinci kez Habeşistan’a dönmek durumunda kaldılar. Daha sonra müminlerin Medine’ye hicret ettiğini öğrenince Ebu Huzeyfe Habeşistan’dan Medine’ye döndü. Rasulullah Efendimiz onu ensardan Abbad b. Bişr isimli zat ile kardeş kıldı. Sâlim isimli siyahi bir çocuğu evlatlık aldılar. Bu Sâlim için Hz. Ömer vefat edeceği esnada şöyle demiştir: “Eğer hayatta olsaydı size halife olarak Salimi tavsiye ederdim!” 

Hicretin ikinci senesinde vuku bulan Bedir Harbi’nde mübareze meydanına çıkan babası Utbeye karşı savaşmak istedi fakat Efendimiz izin vermediler. (İbn Sa’d, c. 3, s. 92)

Esasında Utbe b. Rebia savaşa geldikten sonra dönmek istemiş hatta orduyu vazgeçirmeye çalışmış fakat başarılı olamamıştı. Orduyu toplayıp “Karşımda ölümü arzulayan bir topluluk görüyorum, bu iş bize hayır getirmez!” demişse de kendisi bu tutumundan ötürü bazıları tarafından tahfif edilmiş Utbede bu ezilmişliğin etkisiyle kendini bir oğlu ve kardeşini Bedir meydanına atmıştır. (Asım Köksal, İ.T. Medine Devri/Bedir) 

Ebu Huzeyfe’nin babası amcası ve kardeşiyle mübarezeye çıkmak istemesi ablası Hint tarafından şiirle hicvedilmiştir. Efendimiz (sav) ona, baba ve amcasına kardeşine karşı mübarezeye izin vermeyişine mukabil Efendimiz’e: “Ya Rasulallah bana müsade buyurun. Zira babamı başka bir kardeşim öldürürse korkarım daha sonra öldüren kişinin akrabalarına ailem zarar verir.” Efendimiz yine de müsade buyurmadılar.

Savaş meydanı en hararetli anlarını yaşarken şöyle bir olay cereyan etti. Efendimiz: “Abbası gören onu öldürmesin!” buyurdu. Ebe Huzeyfe bu sözü arkadaşlarından duyunca: “Hayır! Babalarımızı kardeşlerimizi gözümüzü kırpmadan öldürürken Abbası mı sağ bırakacağız! Gördüğüm yerde öldürürüm Abbas’ı!” dedi. Bu söz Efendimiz’in kulağına gidince müteessir oldular. O an yanında bulunan Hz. Ömer’e: “Peygamber amcası öldürülür mü ya Ömer!” dedi. Hz. Ömer de: “Dilersen Ebu Huzeyfe’yi öldüreyim!” dedi. Efendimiz: “Asla! O benim ashabımdır, dostumdur.” buyurdu ve Ebu Huzeyfe’yi çağırttı.

Geldiğinde mübarek elini Ebu Huzeyfe’nin omuzuna koydu ve: “Kardeşim Ebu Huzeyfe, Abbas buraya gönüllü olarak gelmedi zorla getirildi.” dedi. Ebu Huzeyfe de hatasını anladı. Ve diz üstü çöküp hatasından ötürü ağlamaya başladı. Şöyle dedi: “Bu hatama bir kefaret lazım ve o kefaret de benim şehadetim olmalı!”

Hz Ömer: “Ne ahdediyorsun Ebu Huyzeyfe?” deyince Ebu Huzeyfe ona: “Duyarsın bir gün, görürüsün bir gün Hattabın oğlu!” dedi. Zaten Haşimoğullarının tutumu bi’setin başından beri Efendimiz’e ve müslümanlara destek olmaktı. Bu yüzden üç sene süren şib-i Ebu Talip muhasarsında müslümanlarla birlikte bu acıya katlanmışlardır. Savaş esnasında da Mekkeliler tarafından müslümanların safına geçer endişesiyle bir çadırda rehin tutulmuşlardı. (Hz. Muhammed ve Evrensel Mesajı, DİB Yayınları)

Tabi Hz. Ebu Huzeyfe’nin bu olayında şu gerçek gözardı edilmemeli; Ashab-ı kiram da insandı. Ve nadiren de olsa beşeri hissiyatları öne çıkabiliyordu. İslam tarihimizde bunun yüzlerce örneği vardır. Nitekim Hz Ömer efendimiz de Hudeybiye’de bu meyanda acı bir olay yaşamıştı.

Daha sonra kendinin de ifade ettiği üzere: “O gün öyle bir hataya düştüm ki münafık olmaktan hep korktum. Rasulullah beni çağırıp kalbimdekini yüzeme vurmasın diye ordunun hep en önünden gittim. Ve sure-i Fetih nazil olunca Rasulullah beni çağırttı yüreğim ağzıma gelmişti. Hamdolsun ki Allah sonunda beni bu durumdan kurtardı.” buyurmuştur (Asım Köksal, İ.T. Hudeybiye). Ashabı kiram efendilerimizin hatalarında Efendimiz af yolunu tutup onları bağrına basmıştır. Sünnet-i Rasululllah böyle işlemiştir. 

Hz. Ebu Huzeyfe toplam 28 savaşa iştirak etti.

İnşaallah diğer yazımızda hayatının kalan kesimini anlatmaya çalışacağız.

 

Yazar: Kerem ACAR

 

 

gh logo           rahiask gri         rahiask logo             google play

Top
bursa escort , escort bursa , izmit escort , van escort