JoomlaLock.com All4Share.net

AİLENİN MUTLULUĞU ALLAH’A AİT OLMAKLADIR

Mutlu ve psikolojik açıdan sağlıklı çocuklar yetiştirebilmenin anahtarı, ebeveynlerin kendi mutluluğudur. Ebeveynin mutluluğu ve huzuru, kendini enerjik hissetmesi, çocuğun da böyle hissedebilmesi için önemli bir etkendir.

Gündelik hayatın telaş ve yoğunluğundan uzaklaşarak aile içerisinde sorumlu olduğumuz her bir ferde özel ilgi ve zaman ayırmamız, onları dinlemeye hazır bulunmamız, davranışlarının nedenini merak etmemiz, onların hayatında neler olduğunu anlama çabamız aile içerisinde paylaşımı, karşılıklı güveni, iletişimi sağlar. Bu durum, özellikle çocuklarımız büyüyüp de hayatındaki gelişmelerle ilgili bilgi vermediğinde daha çok önem kazanacaktır. Hayatımızda çocuklarımızın onlara ait, ayrılmış özel birer yerlerinin olduğunu bilmesi; sadece kelimelerle kurulamayacak bir güven ve süreklilik duygusuna sahip olmalarını da sağlar.

Ailenin en önemli görevi olan koruyuculuk ve kuşatıcılık yönünü yerine getirmedeki başarısı, aile bireylerini mutlu kılar. Çünkü toplumsal yapının stres ve acımasızlığı, insanda sığınabileceği, ihtiyaç duyduğunda sırtını yaslayabileceği, güven duyduğu tarafa iter. Aile, bu yönden bireylerine cevap veremediğinde, bu boşluk dışarıda başka kişilerle ya da aktivitelerle doldurulmaya çalışılır. İnsan, ihtiyaç duyduğunu nerede bulabiliyorsa, ya da bulduğunu sanıyorsa orayla sıkı bir gönül bağına girer. Zamanını, enerjisini, gayretini oraya bağlar. Anlayışını ve yaşantısını buraya göre şekillendirir.

Bireylerinin birbirinden uzaklaştığını gören aile, bunun sebeplerini genellikle toplumda arar. Bu durumu toplumda gördüğü hızla çoğalmakta olan kültürel, ahlaki sapmalarla açıklamaya çalışmak yerine toplumda yaşadığımız maneviyatsızlığın, ahlaki ve kültürel sapmaların, ailenin koruyuculuk ve kuşatıcılık fonksiyonunu yerine getirememesinin doğal sonucu olduğunu kabul ederek anlamaya çalışmak daha doğru olacaktır.

Aile toplumun çekirdeğidir. Toplumu aileler oluşturur. Bireylerine sahip çıkan, ihtiyaçlarına cevap arayan, mutlu ailelerde yetişen fertlerle oluşan toplumda birlik, beraberlik, anlayış, sevgi, saygı, ortak değerleri yaşama ve yaşatma, yardımlaşma, dayanışma bilinci doğal olarak gelişir.

Bize, sahiplenicilerin en güzeli olan Rabbimiz, Kur’an-ı Kerim’inde Bakara Suresi’nin 138. ayeti kerimesinde şöyle buyuruyor: “Sizler ancak ve ancak Allah’ın kullarısınız.” Bizi zatına kabul buyuran Rabbimiz, Cenabı Hak, siz benimsiniz, bana aitsiniz müjdesiyle, tek onur sebebimizi ortaya koymaktadır. İnsanın dünyadaki hayatı süresince asıl amacından şaşırmaması için bize verilen bu pusula, gerçek mutluluğun da anahtarıdır.

Her şey kaybolduğu yerde aranır. Mutluluğu kalbimizde kaybettik. Kalp O’nunla olmakla, O’nu anmakla mutluluğa erer. Bunun dışında mutluluğu arayacak ne bir yer ne de bir yol vardır. İnsanın dünyadaki tüm çaba ve gayreti O’na aitliğimizi belirleyecek, O’nun boyası ile boyanmak olmalıdır. Allah’ın boyası ile boyanmak, iman boyası ile boyanmak demektir. Cenabı Hak buyuruyor ki, bundan daha güzel bir boya olamaz. Kulluk boyasıyla, ubudiyet boyasıyla, iman nuru ile boyanıp özümüz dışımıza yansıdıkça, kendimizden sıyrılırız. Gerçeklerin perdesi olan benliğimizden uzaklaştıkça asliyetimize döneriz. Asliyetini fark ederek içi dışı bir yaşayan kişi, zorluk ve sıkıntıda da nimet ve bolluk zamanında da Allah’tan irtibatını, ümidini kesmez. Bu dünyalık sıkıntılar karşısında Hakk’a olan güveni sarsılmaz, Hakk’ın ipini bırakmaz, Allah’a sırt çevirmez, Allah’tan ümidini kesmez. Mutluluğu, huzuru Allah’tan başka sebeplere bağlamaz. Allah’ı bırakıp başkalarından ummaz.

En büyük saadet O’nunla olmaktır “İyya-kenesta’in” ifadesini iyi düşünmemizi ve bu ifade de samimi olmamızı pek çok sohbetinde ifade buyuran büyüğümüz Hâce Hazretleri “Ancak Sen’den isterim” derken Rabbimizden: “Ya Rabbi, Sen’den Sen’i isterim. Rızanı, likanı isterim, hoşnutluğunu, yakınlığını isterim. Elimden tutmanı isterim. Bana lütfetmeni, merhamet buyurmanı, beni bir an bırakmamanı isterim.” Bunları isteyebilmek bizim mutluluğumuzun anahtarıdır. Bu manada himmeti yüce tutmalı O’ndan yine kendisini istemeyeliz. O’nunla olanın her şeyi vardır. O’nsuzluk, mutsuzluğumuzun asıl sebebidir. Mutluluğu O’ndan başka yerlerde aramak, Hz. Musa’nın kavminin soğan, sarımsak istemesinden farksızdır bizler için.

Mutluluğu, saadeti, huzuru yanlış yerlerde arıyoruz. Alışkanlıklarımızı terk etmek bizim için çok güç olabilir ama bizi olmadık hallere sokan bu alışkanlıklarımız değilmi ki zaten. Efendimiz (sav) bir hadisi şeriflerinde: “Dünya ve içindekiler lanetlidir. Ancak Allah için olan şeyler müstesna.” buyurmuşlar. Ancak gerçek saadet, O’nun için olmakla elde edilir. Aksi halde dışarıda aradığımız, gayrı ne varsa, bunların tamamı bizim mutsuzluk kaynağımızdır.

Aile toplumun geleceğidir. Bizler bu anlayışla hareket edersek aile içerisinde gerçek huzuru bulabiliriz. Anne ve babalar, gerçek mutluluğu aile efradına bulaştırarak o minik yavruların ilk geldikleri gibi bozulmadan, güzelliklerinin hakikatini kavrayarak hep güzel kalabilmelerini sağlarlar. Bu ailelerin sayısı çoğaldıkça toplumdaki değer ve hakikat anlayışı da yeniden şekillenecektir.

Çocuklar kendi çevrelerinde öğrendikleri yaşam kalıbıyla, hayata bakış örnekleriyle kendisini şekillendirir. Dünya adaptasyonunda önüne sunulan model ne ise ona göre konumunu belirler. Bugün çocuklarımız gündemi oluşturan, kitle iletişim araçlarının sunduğu, popüler kültürün etki alanında büyüyor. Çocuklarımız, toplumda rağbet gören ne ise, okullarda kendisine öğretilen şekilde toplumdaki yerini almaya hazırlanıyor.

Aile sağlam temellere dayanırsa, gücünü Rabbi ile olan asıl olması gereken münasebetten alırsa, karşısına çıkan her şeyi eritir. Etkisiz hale getirdiği gibi diğer aileler için de örnek teşkil eder. İnsan, hakikatin numunesini çevresinde gördükçe hakikate doğru ilerler. Özellikle günümüz insanının en büyük özelliklerinden birisi de şudur ki; pratiğini çevresinde gördüğü şey, onun için daha inandırıcıdır. Örnek olmak anlatmaktan daha derine nüfuz eder.

Mutluluğun hakikatini yaşayan aileler çoğaldıkça toplum kendisine örnek alacağı, aradığı gerçeğe sonunda kavuşacaktır. Hakikat, arayana kendini buldurur; yeter ki insanın nasibi olsun.

Rabbimiz hepimize hakikati anlamayı, yalnızca O’nun olarak, O’nunla yaşamayı nasib etsin… Âmin

GÜLZÂR-I HÂCEGÂN DERGİSİ'NİN 2009 ARALIK SAYISINDA YAYINLANMIŞTIR

 

gh logo           rahiask gri         rahiask logo             google play

Top
bursa escort , escort bursa , izmit escort , van escort