JoomlaLock.com All4Share.net

ASHABIN RABITASI

Cenabı Mevla’mıza hamd ü senalar olsun ki Seyyidül Mürselin, Nebiyyül Evvelin, Şefiül Müznibin Hz. Muhammed Mustafa (sav) Efendimiz, ashabına Allah’ı  (azze ve celle) tanıtırken, öğretirken kulun Mevlası  ile buluşma zemini olarak güzel ahlâka işaret buyurmuşlardır. Bu yazımızda, insanda övülen ahlâkı oluşturmada rabıtanın yerini anlamaya çalışacağız.

Rasûlullah’ın katiplerinden Ebû Ribi Hanzala b. er-Rebi  el-Üseydi kendi başından geçen bir hadiseyi şöyle anlatır:

“Bir gün Ebû Bekir’le karşılaştım. Bana: Ey Hanzala nasılsın? dedi.

Ben: Hanzala münafık oldu dedim. O: Subhanallah sen ne diyorsun?! dedi.

Ben: ‘Rasûlullah’ın huzurunda bulunuyoruz. O bize cenneti ve cehennemi hatırlatıyor, sanki (cenneti ve cehennemi) gözlerimizle görüyoruz. Fakat O’nun huzurundan çıkınca, hanımlarımızla, çocuklarımızla meşgul oluyoruz. Onların işleri ile meşgul oluyoruz. Çok (şeyi) unutuyoruz.’

(Bunun üzerine) Ebu Bekir (ra) şöyle dedi:

‘Vallahi mutlaka bizler de bunun (söylediklerinin) benzeri  ile karşı karşıya kalıyoruz.’

(Hanzala (ra) anlatmaya devam ederek): Ebû Bekir’in isteği üzerine (Rasûlullah’a) kopup gittik. Nihayet Rasûlullah’ın huzuruna vardık.

Hemen ben, Hanzala münafık oldu, ey Allah’ın Rasûlü, dedim. Rasûlullah (sav) bunun üzerine:

- O nedir? (O ne biçim söz?) dedi. Ben de şöyle dedim:

‘Ey Allah’ın Resûlü! Senin huzurundayken bize cehennemi cenneti hatırlatıyorsun. Sanki gözlerimizle görüyoruz. Fakat huzurundan çıkınca, eşlerimizle çocuklarımızla meşgul oluyor, (dünyalık) işlerimizi icra ediyoruz. Çok (şeyi) unutuyoruz.’

Bunun üzerine Rasûlullah (sav) şöyle buyurdu:

‘Nefsim kudreti elinde olana yemin olsun ki  huzurumda bulunduğunuz hal  üzere ve (o şekilde) hatırlamağa (zikirde) devam etseydiniz. Melekler (evlerinizde) döşekleriniz üzerinde ve yollarda sizinle musafaha ederlerdi. Fakat ya Hanzala! Bazen öyle bazen böyle  (bir saat öyle bir saat böyle) … (münafıklık değildir)’ dedi ve son cümleyi üç kere tekrarladı (Müslim rivayet etti). (Riyâzus-Sâlihîn s. 140. 14. bab, 151. hadis.).”

Bu rivayet bilinen ve üzerinde önemle durulması gereken bir rivayettir.


İmam Şafi Hazretleri’nin  “Kur’an’ın tamamı inzal olmasa bile Asr Suresi insanlara yeterdi.’’ İfadesi  ve  Kainatın Efendisi’nin  “Cevami-ül  kelim  (az-öz söyleyiş) ile gönderildim.” buyurmaları hakikatin bütününü  en küçük parçasında izhar edebilme yönüne  işaret eder. Bu yüzden bir  surei şerifi idrak etmek ya da Seyyidimiz Efendimiz’in (sav) bir mübarek sözüne  sarılmak bizi Hakk’a vasıl eder. İşte Peygamber Efendimiz’deki  bu hakikati özlerine aldıkları içindir ki ashab için de “…..hangisine tabi olursanız …” buyrulmuştur. Çünkü her biri artık Efendileri’ni gösteren ayna  olmuşlardır.


İşte bu rivayette de Hz. Hanzala’nın (ra) kendinden hareketle ümmete açtığı yolu,  Efendimiz’in bereketini, rabıtayı, güzel ahlâkı anlamaya çalışacağız.


Öncelikle ashabın çözemediği, idrak edemediği  hali  Efendisi’ne/sahibine götürdüğünü görüyoruz.İnsanın bu dünya hayatında sığınağı-barınağı neresidir? Elbette ki yüzü suyu hürmetine yaratıldığımız, nurunun bir parçası olduğumuz Efendimiz’dir (sav). Düşen, canı acıyan çocuğun annesine koşması gibi mü’minin sığınağı odur. O’nun ahireti şereflendirmesinden   sonra da  O’nun varisi, kâmil insanlar, evliyalardır.

Hatta burada Hz. Hanzala’nın biraz kendine takıldığını, Hz.Sıddık’ın elinden tutması ile çözüm merciine yöneldiklerini görüyoruz. Kur’an-ı Kerim’de  ifade edilen “İnnehu evvab (günahtan, gafletten, çözümsüzlükten Hakk’a dönmek)” vasfı Hz. Sıddık’ta tebarüz etmektedir. Hz.Ömer’e (ra); “Ya Ömer! Kabre girdiğinde, münker-nekir melekleri geldiğinde onlara nasıl cevap verirsin?’’ diye sorulduğunda:


-Ya Resûlullah, kabirde de bu akıl bende olur mu?

-Evet, ya Ömer, olur.
-Öyleyse iş kolay ya Resûlullah! Sizi çağırırım olur biter.

İşte Hz.Sıddık’ta (ra), Hz. Ömerül Faruk’ta (ra) görülen şey döneceği, başvuracağı yeri bilmektir.


İkinci anlaşılması gereken husus Hz. Nebi’nin (sav) yanında mü’minin halidir. Dünyadan sıyrılmış, bedenen ve gönlen Hakk’a teveccüh etmiş, Allah’ı  (cc) görürcesine soluklanan, fem-i saadetten Hakk’ı öğrenen, sohbeti  Nebi’den (sav) aktarılanlarla adeta cehennemi gören, sığınan; cenneti gören arzulayan, vechi  peygamber ile  lezzetlenerek kendinden geçen bir insandır mü’min. Artık her şeyi unutmuştur. Dünya ve içinde  ne varsa (anne-baba, eş, çoluk çoçuk, borç-alacak…) hepsinden geçmiş bir haldedir mü’min. Müşriklerin “Bizim gibi sıradan bir insan.”  diye bakıp göremediği, O’na  çokça  yardım eden Ebu Talib’in bile “Kardeşim Abdullah’ın yetimi”  diye bakıp göremediği  ama  ashabın imanla bakınca O’nun mübarek gözünde, bakışında, nurlu yüzünde, gönül kalelerini zapt eden kudretli  sözünde gördükleri…

“Beni  gören  Hakk’ı  görmüştür.”  sözünden daha yüce ne olabilir? Fakat Hakk’ı görebilmek için Cenabı Peygamberi,   O’nun istediği gibi görmeye çalışmak gerekir. “Olduğu gibi’’ diyemiyoruz çünkü aşık Yunus’un dediği gibi:

Muhammed bir denizdir, cümle yerleri tutmuş.
Evliyalar ördeği gölünde Muhammed’in
Ol  Meryem  oğlu İsa sır ile göğe ağdı
Yüz bin İsa sergerdan vasfında Muhammed’in Efendimiz’in bir vasfına, bir hususiyetine İsa (as) gibi yüz bin peygamber hayrandır.

O yüzden  Efendimiz’i  imanla-aşkla görenler ancak Hakk’a yol bulabilmiştir. Hakkıyla O’nu tanımak da çok özel bir durumdur. Hz. Sıddık ve birkaç sahabinin bu ilişkisinden-tanıyışından bahsedilebilir. Büyüğümüz Mevlana Hâce Hazretleri altı sahabe ismi ifade etmişlerdi.


Son olarak ise Efendisi’nin yanındaki halini muhafaza  edemeyişin arz edilmesi  üzerine buyrulan “… Eğer benim yanımdaki halinizi muhafaza edebilseydiniz…” ifadesine göre demek ki muhafaza mümkün. İşte bu rabıtadır. Hz. Hanzala’dan rabıtalı olması istenmektedir.  Sonraki dönem tasavvuf anlayışındaki rabıta ifadelerine hiç girmeden, büyüğümüz Mevlana Hâce Hazretleri’nden öğrendiğimize göre “Rabıta, sevginin meyvesidir.”    Kişinin sevdiğine, efendisine yakın olduğu zamanki    hali-hissiyatı  sair zamanlarda da devam ettirmesi   istenmektedir, öyleyse kişinin buna çaba sarf etmesi  gerekir. Bu da ancak sevgiyle olur. Çünkü “Kişi sevdiğiyle beraberdir.” buyrulmuştur. Bu, aynı zamanda ihsan sırrına da kapı açar. O’nun yanında değilken yanındaymış gibi davranmak rabıtayla mümkündür. Sahabeyi kiram efendilerimizde görülen bu korunma, sevgiliden uzak olunduğunda O’nu özlemek, O’nun hali  ile hallenmeye çalışmak doğal  bir rabıtayı-gönül bağını oluşturur ki Hâcegân yolunda büyüğümüz Hace Hazretleri’nin (ksa) vurguladıkları yön budur. Tasavvufi ekoller içerisinde çok farklı rabıta tanımları, biçimleri yapılmış, uygulanmıştır.  Fakat  Hâce Hazretleri’nin öne çıkardıkları rabıta anlayışı, sevginin kalpte yoğunlaşmasıyla,  doğal olarak gerçekleşecek taklit, benzeme, şekillenme yaşanmasıdır. İşte o  zaman ahlâk-ı zemimeden  ahlâk-ı hamideye geçiş mümkün olacak, gerçek bir değişim yaşanacaktır.


Bu değişimin sonucunu Efendimiz (sav) somut bir şekilde “meleklerle görüşmek” olarak belirtmişlerdir. Hz. Hanzala (ra) meleklerle görüşmüş müdür, bilmiyoruz ama onun başka bir arkadaşı İmran bin Husayn (ra) ve birçok sahabi  için bu durum gerçekleşmiştir. İmran bin Husayn (ra) hastalandığından  dolayı sohbetlere gelemez olduğunda  arkadaşlarının  üzülmesi üzerine  onlara “Ölümümden sonra söylemeniz şartıyla size bir sırrımı vereyim mi?”  der.  Söz alınca da  “Ben yatalak olup (cihada, hizmete) sohbetlere  gidemediğim  için melekler yanıma geliyor, onlarla sohbetleşiyorum.’’ der.

Ayrıca “Rabıta zekayı arttırır.” buyuran Hâce Hazretleri (ksa) peygamberlerin fetanet (zeki oluş) özelliklerinin Hakk’la  rabıtalarının daimi oluşundan kaynaklandığını buyurmuşlardı.


Cenabı  Hak  bütün ümmete sahibini  buldursun. Hakk’ı öğreneceği  insanı kâmile erdirsin. Bizi Hz. Sıddık’a, Hz. Hanzala’ya, Hz. İmran’a bağışlasın. Onların rabıtası ve sonucunda elde ettikleri Hak’la ilişki zemini olarak güzel ahlâkı bizlere de lütfeylesin. Bugün peygamber varisi olarak bunları bize öğreten-yaşatan insanı  kâmili,  onun istediği gibi “görmeyi” ve  tabi olmayı  Cenabı Hak hepimize lütfeylesin.


GÜLZÂR-I HÂCEGÂN DERGİSİ'NİN 2010 EKİM SAYISINDA YAYINLANMIŞTIR

Bu kategoriden diğerleri: « ZENGİNLİK NEDİR? ORUÇTAN MURAD... »

 

gh logo           rahiask gri         rahiask logo             google play

Top
bursa escort , escort bursa , izmit escort , van escort