JoomlaLock.com All4Share.net

BİR NESİL YETİŞTİRMEK VE İMAM-HATİP OKULLARI

Bir Nesil Yetiştirmek

Bir Nesil Yetiştirmek ve İmam - Hatip Okulları - Veysel ÖZSALMAN

Sayı : 107 - Kasım 2016

 

Bir Nesil Yetiştirmek ve İmam - Hatip Okulları

 

Merhum Necmettin Erbakan Hoca “Bir milletin asıl gücü; topu, tüfeği yahut tankı değil imanlı ve inançlı gençliğidir.” derken ne kadar da haklıydı… Çünkü o, hiçbir teknolojiyle başarılması mümkün olmayan “geleceği şekillendirme” işinin ancak gençler vasıtasıyla mümkün olabileceğinin farkındaydı. 

Hem mecaz hem de gerçek anlamda sahip olduğu silahların kendisine çevrilmesinin ne demek olduğunu herhalde yeryüzünde bizden daha iyi bilen bir millet yoktur. Biz hem yakın geçmişinde yüzlerce yıllık kültürü kendi gençlerine boğdurtulmuş hem de birkaç ay öncesine kadar kendi tüfek, tank ve uçaklarıyla vurulmuş bir milletiz. Bu sebeple gençliğin kıymetini en çok bilmesi gereken de, gençliğe en çok sahip çıkması gerekende biziz.

Daha önceki yazılarımızda da belirttiğimiz gibi milletlerin kaderini belirlemeye çalışanlar ister müspet isterse de menfi niyette sahip olsunlar hedeflerine gençliği koymak zorundadır. Gençliğin sahip olduğu kuvvet, onu yönlendirenin niyeti doğrultusunda, bazen hasmının bağrına saplanan bir hançer vazifesi görür bazen de kendi cemiyetinin temeline konulmuş bir saatli bombadır.

15 Temmuz hadisesinin bize gösterdiği en önemli gerçeklerden biri şudur ki, gençliğe on beş-yirmi senelik yatırım yapan herhangi bir güç devlete kafa tutacak kadar büyüyebilmektedir. Yine aynı hadise göstermiştir ki bu alan boşluk kabul etmeyecek ve birileri daima bu alanda boy göstermeye çalışacaktır.

Bugün gençlik her ne kadar kimsenin kucak açmaya cesaret edemediği alevden bir küre görünümünde olsa da ona sahip çıkmak devletin başlıca vazifesidir. Mademki devletin ve cemiyetin refahı, huzuru, geleceğinin teminatı gençlerdir o halde gençliğe sahip çıkma vazifesi de evvela devletindir.

Televizyonu, interneti, sokağı bir tarafa bırakın; bugün gençlik tek başına ailenin bile eline bırakılamayacak kadar kıymetlidir. Medyanın ve ailenin ortalama bir nesil yetiştirmesine göz yummak ve bundan müspet neticelerin doğmasını ummak cemiyetin intiharı demek değil midir? Dolayısıyla bu devletin asla ihmal edemeyeceği, boş bırakamayacağı bir sahadır.

Bu manada devletin gençlere temas edebileceği ve geleceği şekillendirebileceği yegâne mekân okullardır. Her milletin eğitim sisteminde bu iş için belirlenmiş hedefler mevcutsa da bizimki gibi kafaların ve milli olanla olmayanın karışmış olduğu sistemlerde bu hedeflerin ne kadarının ulaşılabilir olduğu da tartışmaya açıktır. “İmanlı bir nesil” ideali için tüm eğitim kurumlarının revize edilmesi gerekliliği ortadadır. 

Bugün memleketimizde “imanlı ve inançlı” bir nesil yetiştirmekten bahsedildiğinde akla ilk gelen kuruluşlar imam-hatip liseleridir. Bu okullar kim tarafından hangi amaçla kurulduğuyla, nasıl bir dönüşüm geçirdiğiyle, hangi amaca hizmet ettiğiyle, orta kısmının kapatılması ve mezunlarının üniversiteye yerleşmede yaşadığı zorluklarla daima eğitim tartışmalarının önemli bir başlığı olmuştur. 

İmam hatip okullarının geçmişinde yaşananları, musibetleri nasihatten evla gören bir anlayışla, hafızalarımızda hep diri tutmalı mamafih artık birazda bu işin içinde bulunduğu hal ve geleceğiyle de alakadar olunmalıdır. Zira günümüzde bu işin sadece “edebiyatını” yapanlar bir hayli fazladır. “Şöyle kapattılar, böyle zorladılar…” diyerek o günleri anlatanların geçmişten aldıkları ders nedir ve mevcut durumda ne yapmaktadırlar? 

Bu noktadan sonra söyleyeceklerimizin “istisnalar kaideyi bozmaz” kabilinden anlaşılmasını arzu etmekteyiz. Kendisini imanlı ve inançlı bir nesil yetiştirme yoluna adamış muallimleri, bütün azmiyle birlikte anlayışını da ortaya koymuş talebeleri ve gayesi vatana, millete, din-i mübin-i İslam’a hayırlı bir evlat yetiştirmek olan ana-babaların varlığını biliyor bazılarını yakinen tanıyor ve başarılarını Mevla hazretlerinden niyaz ediyoruz.

Bununla birlikte kendi bildiğini okuyan fedakârlık fukarası öğretmenleri, nasıl olurda başka okula giderim diye kırk takla atan mesuliyet kaçkını öğrencileri ve rüzgâr bu taraftan esiyor diyerek yelkenleri doldurmaya çalışan fırsatçıları da görüyor ve üzülüyoruz.

Artık kendimize şu soruları sormanın vakti gelmiştir: İmam-hatip okulları şu anki görünüşüyle cemiyetin kendisine yüklediği, geleceği kurma ve kurtarma vazifesini yerine getirebilecek “imanlı bir nesil” yetiştirme kabiliyetinde midir yoksa değil midir? Değilse ne yapmak gereklidir?

Kafası çalışan çocuğu ticarete çalışmayanı okumaya yönlendiren Kayserilinin fıkrasında olduğu gibi; ders başarısı yüksek olan talebeyi sair okullara, haylazını da “adam olsun” diyerek imam hatibe gönderen anlayış değişmediği sürece birinci soruya tatmin edici cevap vermek mümkün değildir.

“Çok yüksek puan aldı, ziyan olmasın!” diyerek kendi çocuğunu farklı isimlerdeki okullarda okutan fakat sıra vatandaşa akıl vermeye gelince mangalda kül bırakmayan idareci, dernek başkanı, imam ve camianın önde gelen isimlerinin zihniyeti değişmedikçe müspet netice beklemek mantıklı değildir.

Başarıyı sadece “daha çok ve kolay para” getirecek bir işe girmekte gören ve tüm enerjisini bu ideal uğrunda sarf eden idareci, öğrenci ve veli mantığı değişmedikçe gerçek başarı hayalden öte bir şey değildir.

İmam-hatip okulları işin amel boyutunu tamamen gündeminden çıkararak sadece Arapça konuşabilme kabiliyetini arttırmaya çalışan ve bunu da ne derece başarabildiği tartışmalı olan “tabela kuruluşlar” durumuna düşürülmemeli, ihtişamlı dönemlerinin mirasını daha fazla tüketmemelidir.

Dört yıllık eğitimin ardından “iyi-kötü” bir üniversiteyi yahut liseyi kazanan ama maalesef Cuma namazı bile kılmayan öğrencilerin iftihar tablosuna adının yazıldığı imam hatip okullarında işleyen mantığın noksanları vardır.

Diğer yandan öğrencisini sınavda üstün başarılı, öğretmenini belirli koşulları yerine getirenler arasından seçen okullar varken, arzulanan nesli yetiştirme mesuliyetinin sadece imam-hatip okullarının omuzunda olduğu algısı da hatalıdır. Bu ciddi iş sadece belirli okullarla sınırlı kalmamalı bütün eğitim kurumlarının öncelikli hedefi haline gelmelidir.

Başlangıç niteliği taşıyan ve müthiş bir hamle olan bütün okullara seçmeli siyer, Kur’an, Peygamberimiz’in (sav) hayatı gibi derslerinin konulmasında gelinen nokta nedir? Seçmeli olan bu dersler gerçekten öğrenci ve ailesi tarafından mı seçilmektedir yoksa okul idarelerinin kendi inisiyatifinde gördüğü bir mesele haline mi gelmiştir?

“İmanlı neslin” yetiştirilmesinde sivil kuruluşların etkisi de göz ardı edilmemelidir. Medrese usulü eğitim veren kuruluşlar denetlenerek desteklenmeli, hatta devletin kendisi bizzat bu tarz eğitim veren okullar açmalıdır. 

Tekrar asıl mevzumuza dönecek olursak imam hatipler özelinde acilen yapılması gerekenler şunlardır: 

İmam hatiplerin halen birlikte eğitim veren orta kısımları ile liselerin fiziki mekânları en kısa sürede birbirinden ayrılmalıdır.

Kız ve erkek imam hatipler imkân dâhilinde ayrı binalarda, imkân yoksa muhakkak ayrı sınıflarda eğitim vermelidir.

Taşımalı eğitim veren bölgelerde imam hatiplerin muhakkak pansiyon hizmeti vermesi sağlanmalıdır.

Okulda geçerli olan kural ve sınırlar okul servislerinde de geçerli olmalı, servis şoföründen dinlediği müziğe kadar özenle seçilmelidir.

Nasıl bazı okullarda öğretmenin görev yapabilmesi için gerekli şartlar aranıyorsa, imam hatip okulları içinde bu şartlar aranmalıdır.

Pansiyonlarda nöbet tutan öğretmenler rastgele belirlenmemelidir.

Değerler eğitimi sınıf panolara ve koridorlara asılan afişlerin ötesine geçmelidir.

Eğitim ileride devleti yönetecek kadroyu yetiştirme düşüncesiyle ciddiyet içerisinde gerçekleştirilmelidir.

Bunlara ilaveten akıllara gelen bütün detaylar en ince ayrıntısına kadar hesaplanmalı ve gereken tedbirler alınmalıdır. Nasıl ki sınava hazırlanan öğrencinin çalışma odasının ışığından sınav sabahı yiyeceği “kuru üzüme” kadar her şey düşünülüp ayarlanabiliyorsa bu işte kolayca başarılabilir.

Hepsinden önemlisi okul sadece zihinlere değil daha derinde bir yerlere hitabeden, ruhları âbâd eyleyen, cesedi insana inkılâb ettiren müessese olmalıdır. Zaten sonra herkes kendisine yakışanı eyleyecektir.

 

Yazar: Veysel ÖZSALMAN

 

 

gh logo           rahiask gri         rahiask logo             google play

Top
bursa escort , escort bursa , izmit escort , van escort