JoomlaLock.com All4Share.net

ERTELEYENLER HELAK OLDU

erteleyenler helak oldu

Erteleyenler Helak Oldu - Genç Fidanlar

Sayı : 105 - Ekim 2016

 

Erteleyenler Helak Oldu

 

Allah’a (cc) sonsuz hamd, Rasülü Muhammed’e salat ve hak dostlarına selam olsun. Allah hepimizi şeytanın ve şeytana asker olup şeytanlaşmış insanların şerrinden muhafaza buyursun. Amin! 

Bir hadisi şerifte şöyle buyrulmaktadır: “Daha vakit var ileride yaparım demek şeytanın müminlerin kalplerine bıraktığı bir vesvesedir.”

Ertelemek aslında çağımızın en büyük hastalığıdır. Ve şöyle geriye dönüp bir bakalım şimdiye kadar neleri erteledik. Vakit var daha sonra namazımı kılarım, daha sınava çok var sonra çalışırım, haftaya hallederiz, şu dizi bitsin ne acelesi var. Ve bu varlar, daha sonralar bizler yaşadığımız sürece peşimizi bırakmayan susturamadığımız nefsin sesidir. Kişi kendinin doktorudur, kendimizi iyi tahlil edelim. Herkesin bir yerlere sıkıştırdığı sonralar muhakkak vardır.

Hayat meşgalesi, yarınlar, bizlere ölümü dahi unutturuyor, hatta hiç olmamış gibi yaşamaya devam ediyoruz. Hz. Ali efendimiz buyuruyorlar ki: “Kalbindeki ilk sırayı Allah’a vermezsen hem ilk sıradakini hem de Mevla’yı kaybedersin.”

Şimdi bizler sonraya bırakıp ilk sıraya aldığımız dünyevi işlerimize bir bakalım. Misal: Namazımızı erteledikçe erteliyoruz şunu yapayım, bunu yapayım derken kalbi ve zihni doldurduktan sonra namaz kılıyoruz. Erteliyoruz, önemsemiyoruz. Sonra namaz beni eğitmedi, dilimden gıybeti kalbimden hasedi almadı deyip ahlanıp vahlanıyoruz. Bilmiyoruz ki; dolu bir bardak nasıl ki su almıyorsa dolu bir kalp de iyiliği ve güzellikleri almaz. Bunları kendi yaşantımızda çoğaltabiliriz.

Eğer dünya şu an bu durumdaysa bilmeliyiz ki bizim ertelemelerimiz yüzünden olmaktadır. Buyrulduğu üzere her yarım bırakılan işin başın elbette bir başkası geçecektir. Bizler kendimizden, yaşantı ve duruşumuzdan taviz vere vere bu kendini bilmezler vata, millete ve hatta Allah’a ihanet etme cesaretinde bulundular.Ben bilmem yapamam şöyle desem ne derler psikolojisi onları konuşmaya davet etti. Öyle erteledik öyle sustuk ki, onlar bizim yerimize bile konuştular.

Hâce Hz. (ksa) şöyle buyuruyorlar: “Mümin uyanık olmalı, uyanıklıktan kasıt göz değil gönül uyanıklılığı. Şimdiki savaşlar top tüfek savaşı değil kültür savaşıdır. Ertelediğimiz okumadığımız kitaplar bizleri cahilliğe mahküm etti. Ve sustuk.

Gafil insanlar hayırlı bir iş için bugün dursun yarın başlarım der ve böylece kendini kandırır durur. Bilmez ki bugün dünün yarınıdır. Bugün ne yapmıştır ki yarın ne yapsın? Eğer hemen değilse ne zaman? Başlamak, bitirmenin yarısıdır. Sözünü unutmayalım.

Peygamber Efendimiz bir hadisi şerifte buyuruyorlar ki: “Yarıncılar helak oldu.”

Boşuna geçirdiğimiz yıllar aklımıza geldikçe içimizi bir hüzün ve pişmanlık kaplar sardığını hissederiz. Derken geriye kalan ömrümüzü de geçmişte ertelediğimiz en önemli görevimiz olan Allah’a kulluk vazifemizi yerine getirme telaşı içerisinde geçiririz. Tabi ki bu da ancak böyle bir hatanın anlaşılmasıyla mümkün olabilir. Hastalığın teşhisini kişi koyduktan sonra elbette ki manevi doktoruna başvurmalı ve itaat etmelidir. Tamam, yarın, sözü şimdiye dönmelidir. Şimdi kelimesi hayat düsturu olarak benimseyebilmeyi Rabbim nasip etlesin.

Büyükler şöyle ifade buyuruyorlar: “Dün geçti yarın meçhul an bu an şimdi ki zaman.” Geçmişteki hatalarımıza yapabileceğimiz tek şey samimi bir tevbe ve tekrarlamaktan Allah’a sığınmaktan, başka bir şey yapamayız. Dün için ahlanırsak bugünü de ertelemiş oluruz.

Yüz yıllardır insanlar öyle bir hale gelmişlerdir ki maneviyatı bırakmışlar tamamıyla maddiyata yönelmişlerdir. Halbuki maneviyat, toplumları ayakta tutan ilahi bir kuvvettir. Biz müslümanlar değerlere sahip çıktıkça birlik beraberliğimizi idame ettirebiliriz. Allah (cc) büyüklerimizin hürmetine bu gök kubbeyi ayakta tuttuğu gibi mü’min kullarının kalplerindeki imanı o büyüklerin manevi nazarlarıyla takviye etmekte ve diri tutmaktadır. Böyle nazarlardan mahküm olan kalplerde nefsin, şeytanın arzu ve istekleri cirit atmaktadır. Maneviyatın yerini tamamıyla maddiyat aldığı vakit her türlü kargaşalık zuhur eder. Bu kargaşayı en yakın tarihimizde görmüş olduk. Ve anladık ki isimleri, rütbeleri ne olursa olsun onları kurtarmadı, asıl sıkıntı bir şey olmaktı. Albay, yarbay v.b daha neler neler oldular da bir mü’min olamadılar. İsminin önü ne kadar kalabalık olursa olsun hepsini silen bir kudret kalemi vardı. Onlar bunu unuttular ve unuttuklarını da unuttular, ertelediler ama hakimiyet yanlız O’nun olan Hz. Allah unutmadı. 

Aslında yaşanan bu olaylar mahşer meydanı gibiydi, bizler bunu kendimize çevirirsek nefse ve şeytana uyduğumuz vakit isyankarlardan olacağız ve elimizde sadece gafletle yaptığımız bütün ibadetler silinecek sadece boşa geçirdiğimiz koça bir ömür kalacak. Adımız işimiz ne olursa olsun bilmeliyiz ki bizler sadece aciz ve günahkar bir kuluz.

Şimdi kendimizi hesaba çekme günü, nefse darbe günü, evet gün bugün yarın yok. Bu anlayışla yaşarsak keşke lerimiz ve ertelediğimiz bir şeyimiz kalmaz, inşaallah. Rabbim bizleri yarıncılardan etmesin, bizleri kendilerine kul kabul buyurup, büyüklerin nazarında bulunmayı nasip eylesin ve bizleri nefsimizle baş başa bırakmasın.

Amin.


Ölüm kuşu başucumda,
Döne, döne konar bir gün.
Hayat denen yağlı kandil,
Yana, yana söner bir gün

Hâce Hz. (ksa)

 

Yazar: Genç Fidanlar

 

 

gh logo           rahiask gri         rahiask logo             google play

Top
bursa escort , escort bursa , izmit escort , van escort