JoomlaLock.com All4Share.net

ERZURUM: ‘YERLİSİNİ YİTİREN ŞEHİR’

Yörede bir şehir kurmayı tasarlayan ve varsa o bölgede bu şehri kuran iradenin sahibi şehrin yerlisidir. Yerli insan şehre kimliğini, kültürünü, dünya görüşünü, eğilimlerini, rengini verir. Aidiyetlerinden, mensubiyetlerinden sağlam çiviler çakar o şehrin zeminine. Kendine benzetir. Kendine benzetmek için olağanüstü çabalar harcar. Arzın bomboş, insansız bir yöresini yurt edinmek tabiata karşı bir mücadele sonunda mümkündür. Daha önce başka insanların yaşadığı bir bölgeyi yurt edinmenin yolu ise savaşlar, işgaller, fetihler sonucunda gerçekleşiyor.

Bir fetih sonrası yurt edinilen bölge daha önceleri başkalarının yurduydu. Elbet o şehrin semalarına sinmiş başka insanların kokuları bütünüyle silinmemiştir. Sokak taşlarının üzerindeki nal izleri ve iskarpin topukları bir zamanların yerli unsurları iken şimdi yeni yerlilerin fethinden (veya işgalinden) sonra artık yabancıdır.

Şehir yeni yerlilerini severse büyür, gelişir. Ana dokusunu, hayat damarlarını bozmadan, daraltmadan serpilir, kendini hissettirir. Şehrin dokuları yerlilerinin genleriyle örtüşür ve hemhal olursa eğer, o şehir yalnız kendi bölgesinin değil bütün dünya tarihinin gözdeleri arasına girer. Mekke, Medine, Kudüs, İskenderiye, Bağdat, İstanbul, Semerkand, Bursa, Erzurum gibi… Erzurum’da İslâmî Türk unsurundan önce yerleşik bulunan medeniyetlerin kalıntıları pek fonksiyonel ve göze çarpmaz.

Erzurum, stratejik bir vatan coğrafyasıdır. İnsanları besler, barındırır. O insanlara çok şeyler verir. Lakin insanların onun üzerinde kendi kimliklerine dâir eserleri kayda değer bir mahiyette değildir.

Erzurum, İslâmî medeniyetinin en mümtaz numûnelerinin, modellerinin rahmini oluşturur. Şehir yüzyıllardır intizar ettiği bir kavmi bulmuş gibi seviniyor, bağrını onlara hasretle açıyordu sanki. O kavim de terk edip geldiği anayurdunun kokusunu almıştı bu şehirde. Şehir ve insan birbirine öyle uyum sağladılar ki bu şehrin yerlisi artık onlardı. Şehrin yerlileri Müslümandı. Önce mabedlerini inşa ettiler. Yıllardır oradan buraya göçüp duran bu kavim belli ki artık yerleşmeye, Erzurum’da ikâmete cidden niyetlenmişti. Şehrin güzelim merkezleri mabetlerle ziynetlendi. Din ile devleti birbirinden ayıran düalist mantık bu güzel coğrafyada o zamanlar ne arasındı? Onlar muvahhidlerdi.

Devlet bizzat mabetlerin içerisindeki birimlerde faaliyetlerini sürdürecekti. Çift kubbeli yapıların kıbleye yakın bölümündeki kubbenin altı mescit olarak dizayn edildi. Geri plândaki kubbenin altında bir küçük havuz çevresinde dev-letin birimleri yer aldı. Şer’iyye Vezareti, Maliye Vezareti, Başvezaret ve nihayet üst katta Sultan’ın makamı.

Anadolu toprağında Selçuklu’dan sonraki ilk selâtin yapı Ulucami Cuma Mescidi maksadını ziyadesiyle tatmin ediyordu.

Şehrin ovasını ziraat için tarım, sebzecilik, hayvancılık için ayırıyor, yamaçlarını ise mesken tutuyorlardı. Ferah mahalleler böylece doğdu: Sultan Melik, Yoncalık, Mahallebaşı, Gâvurboğan, Şeyhler, vs…

Osmanlı ile birlikte uluslararası bir önem ve değer kazanan Erzurum’un çarşıları, hanları oluştu. İpek Yolu’nun bu vazgeçilmez istasyonuydu. Taşmağazalar, Taşhan, Rüstem Paşa Bedesteni’ni inşa eden ruh ve irade yalnızca ufuksuz düşünen bir zihniyete ait olamazdı. Alışveriş için değil Erzurum çarşılarında dinlenmek, eğlenmek için dolaşabilirsiniz. Ruh sıkıntılarınıza ilaç teşkil edecek bir mimarî yapıya sahiptir çarşılar.

Tabiatın dokusunu doğru keşfeden Erzurumlu vakfiyeler düzenler. İmar ve inşa ederken korumayı da hedefler. Mesela büyük Selçuklu  Devleti’nin kurucusu Tuğrul Bey Malazgirt Zaferinden yaklaşık yirmi yıl önce (1050) o zaman Theodosiapolis adını taşıyan Erzurum’a kadar gelip bu müstahkem mevkiyi, hâkim bir tepeden seyretmiş ve muhtemelen içinden: “Savaşçı ve hayvancı Türkmen obaları için buradan iyisi can sağlığı.” diye geçirmiştir. Erzurumlu hakkında Evliya Çelebi’nin, Tanpınar’ın, Kaplan’ın ifâdelerini bilenler bir şehirde ağaçları söküp yerine asla beton binalar dikmeye kalkışmazlardı. Erzurum ne tropik ne de bir başka iklime özenecek sıkıntılı bir tabiata ve havaya sahiptir ki kendi dokusunu bozacak zoraki farklılaşmalara kucak açsın. Belki de Erzurum’un ihtiyacı olmayan tek şey bir başka şehre benzemek veya özenmektir. Çünkü her bakımdan kendine yeten nadir şehirlerdendir o.

Erzurum’u Erzurum yapan İslâmî iradesinin topuk izleri kimi taşlar üzerinde hâlâ mevcut. Kimi yapılar da şaşırtıcı incelikteki estetiğin verdiği okşayıcı nefeslerin en şaşmaz tanıkları… Mabetlerin kubbelerine asılı kalmış iç ezanlardan kimi ahenk parçaları da öyle. Çarşıların küçük mescitlerinde ipek yükü taşıyan hamalların alınterleri vardır.

Erzurum’un yerlisi Saltukluydu, Osmanlıydı. O yerliler yüzyıllar bu şehirde ikâmet ettiler. Evlendiler. Çocukları oldu. Öldüler. Bu şehrin mezarlıklarına gömüldüler. Artık yerleşiktiler, yerliydiler, Erzurumluydular.

Yüzyılımızda resmi istatistiklere göre mukim nüfusa oranı yüzde onlar civarında dolaşan Erzurum yerlileri kimlerdir, nerededirler? Mülklerine, eserlerine, şehirlerine sahip çıkabilecek iktidarları var mıdır? Ya geriye kalan büyük nüfus kimlerden oluşmaktadır? Yerli olmak iradeleri var mıdır? Şehrin kimliğini yenilemek, değiştirmek gibi bir idealleri, maksatları olduğu söylenebilir mi? Söylenebilirse yıkmak, tahrip etmek ve yerine hiçbir şey koymamak da şehre bir yeni kimlik giydirme ameliyesi midir? Açıkçası Erzurum’daki Erzurumlunun dışındaki nüfusun büyük bir bölümü maalesef kimliksiz veya onu yitirmişlerden oluşuyor.

Bir bölümü de başka ilçelerin, başka şehirlerin göçmeni ki onlar da kendi ilçelerinin, kendi şehirlerinin yerlisi olmaktan çıkmaya hiç de niyetli gözükmeyenlerdir.

Hülasa Erzurum şehrini kuran iradeden geriye pek bir nüfus kalmamıştır. Kalanlar meydanda gözükmemektedir. Meydanda gözükenler ise kurucu iradenin emeğini, alın terini taşımadığı/tanımadığı için çok kere yıkan bir iradenin yanında yer almaktadır. Üstelik şehirli değil köylü bir espri taşımaktadırlar, taşralıdırlar. Köküne ilk suyu verip evlat gibi büyüttüğü bir ağacın kuruyan yaprağını bile şefkatle koparan kurucu ve yerli bir el o ağacın kesilmesine kıyar mıydı hiç? Bir yerli binlerce kişi sığsın diye inşa ettiği ulu mabetlerin ıssızlığına dayanır mıydı?

Çarşıların, hanların, kervansarayların mimarları bu mekânların bir vakitler bozuk ahlaklı insanların emellerine yataklık eden zeminlere dönüşmesine tanık olsaydılar, orta yerlerine o mescitleri yerleştirirler miydi hiç?

Erzurum yerlisini çoktan yitirmiştir. Bu yüzden sür’atle kimliğini yitirmektedir. Kişiliği zedelenmektedir. Suluboya makyajlarla önlenemez boyutlarda bir tahribata maruz bırakılmıştır. Bu şehre alelacele yerliler dühul etmelidir. Uyuyanlar, şehri unutanlar ve terk edenler yeniden sahiplenmelidir. Yahut üzerinde yaşayanlar Erzurum’un kadim yerli kültürü ve dokusunu İslâmi Türk kimliğini benimseyerek yerlileşeceklerdir. Kişilerin yeniden yerlileşmesi elbette mümkün değildir. Ancak şehrin kimliğine sinmiş, kişiliğini oluşturan yerliliğini inkâr o şehri inkâr demektir. Bir şehri inkâr eden asla “yerli” olamaz. O, tek kelime ile “yabancı”dır.

Bir şehrin şemsiyesini kullanmak onun gölgesi altında kendini güvende ve mutlu hissetmek onun toprağına sevdalı olmak bir sorumluluk da gerektirir. Yerlilik bir bakıma bu sorumluluğun gereği bir sahipliktir de. Mensubu olduğunuz şehir size sahip çıkar, sizi gölgeler, oralı olmanın imtiyazı, fiyakası ve keyfini yaşarsınız. İşte bu yüzden yerliler onu daha çok korurlar. Kim keyfinin kaçmasını ister ki?

Şehirler sonuçta birtakım toprak parçaları üzerinde kurulurlar. İnsan da topraktan yaratılmıştır. Her ikisinin de mayası topraktandır. Şehirlerle akrabalığımız işte bu yüzden. Mayamız olan toprağı sevmek aynı zamanda kendimize yabancı kalmamak, kendimizin yerlisi olmak demektir. Kendini bir şehrin yerlisi olarak hissetmeyenler kendine yabancılaşmışlardır. Belki şehirleri tahrip edenler onlardır.

Not: Bkz. Mengüşoğlu, Metin Ünal’ın “Taşra Edebiyat” Dergisinde Bursa için “Bu Bursa Kimin Bursa’sı?” hatırlatması, bugün çoğu şehirlerimiz için geçerliliğini korumaktadır. Erzurum’da maalesef bu kategoriye dâhildir.

GÜLZÂR-I HÂCEGÂN DERGİSİ'NİN 2010 ŞUBAT SAYISINDA YAYINLANMIŞTIR

 

gh logo           rahiask gri         rahiask logo             google play

Top
bursa escort , escort bursa , izmit escort , van escort