JoomlaLock.com All4Share.net

HASED; YERDE VE GÖKTE İŞLENEN İLK GÜNAH

 hased

Hased; Yerde ve Gökte İşlenen İlk Günah - Mesud ÇINAR

Sayı : 110 - Şubat 2017

 

Hased; Yerde ve Gökte İşlenen İlk Günah

 

وَاتْلُ عَلَيْهِمْ نَبَاَ ابْنَيْ اٰدَمَ بِالْحَقِّۢ اِذْ قَرَّبَا قُرْبَاناً فَتُقُبِّلَ مِنْ اَحَدِهِمَا وَلَمْ يُتَقَبَّلْ مِنَ الْاٰخَرِۜ قَالَ لَاَقْتُلَنَّكَۜ قَالَ اِنَّمَا يَتَقَبَّلُ اللّٰهُ مِنَ الْمُتَّق۪ينَ

لَئِنْ بَسَطْتَ اِلَيَّ يَدَكَ لِتَقْتُلَن۪ي مَٓا اَنَا۬ بِبَاسِطٍ يَدِيَ اِلَيْكَ 

لِاَقْتُلَكَۚ اِنّ۪ٓي اَخَافُ اللّٰهَ رَبَّ الْعَالَم۪ينَ

اِنّ۪ٓي اُر۪يدُ اَنْ تَبُٓوأَ بِاِثْم۪ي وَاِثْمِكَ فَتَكُونَ مِنْ اَصْحَابِ النَّارِۚ وَذٰلِكَ جَزٰٓؤُا الظَّالِم۪ينَۚ

فَطَوَّعَتْ لَهُ نَفْسُهُ قَتْلَ اَخ۪يهِ فَقَتَلَهُ فَاَصْبَحَ مِنَ الْخَاسِر۪ينَ

 

“Habibim! Onlara Âdemin iki oğlunun kıssasını hakkı ile oku: Hani onlar (Allah’a) yaklaştıracak birer kurban takdim etmişlerdi de ikisinden birininki kabul olunmuş, diğerininki kabul olunmamıştı. Onlardan biri (kurbanı kabul olunmayan) kardeşine: “Seni elbette öldüreceğim!” demişti (Kardeşi de şöyle) söylemişti: “Allah, ancak müttakilerin amelini kabul buyurur.” (Maide 27)

“Eğer sen, beni öldürmek için el kaldıracak olsan ben seni öldürmek için el kaldıracak değilim. Ben, Alemlerin Rabb’i Allah’tan korkarım.” (Maide 28) 

“Ben, dilerim ki sen, benim günahımı ve kendi günahını yüklenip ateşe girenlerden olasın. Zalimlerin cezası budur.” (Maide 29)

“Nihayet nefsi onu, kardeşini öldürmeye itti ve onu öldürdü. Bu yüzden de kaybedenlerden oldu.” (Maide 30)

Hiç şüphesiz mucizevi beyan (Kur’an) nuzulünün başından bu yana kendisine inananlara icaz özelliğini göstermektedir. İlahi beyanın uyarı ve hakikatlerini anlayıp o doğrultuda yaşamak her müslümana farzdır. Allah’ın (cc) Kur’an’daki anlatım çeşitlerinden önemli bir kısmı da geçmiş peygamberler, kavimler ve kişilerin kıssalarıdır. Bunlardan bir tanesi de Habil ve Kabil kıssası diye bilinen Hz. Adem’in iki oğlunun arasında geçen olayı konu edinir.

Allah (cc) bize Hz. Adem’in iki oğlu Habil ve Kabil imtihanının hakikatini ibret almamız, muttakilerin amelinden işlememiz, hasede düşmememiz ve muradı ilahiyi kabullenmemiz için bildirdi. Hani Habil ve Kabil iki kız kardeşten güzel olanına gönül bağlamışlardı da aralarındaki bu anlaşmazlığı Allah’a (cc) kurban (yakınlık) olarak arz etmişlerdi. Kendisi ile iletişime geçen hiçbir kulunu cevapsız bırakmayan Allah, kurban edilenlerden takvaya uygun olanı kabul etti, samimiyetsizlikle sunulan kurban ise kabul edilmedi. 

Kabil…

Hased, işlenen ilk günah. Nefsin en baskın hali. Muradı anlamayıp benliğin verdiği körlük, varlık davasının isyana ve inkara dönüşmesi.

Yaratanın tercihinin Habil’den yana olmasını kabullenemeyip hased, kin ve nefretinin şiddeti ile aslını unutup varlığında kaybolan Kabil’in ilk tepkisi: “Seni öldüreceğim!” oldu. Ömrü boyunca onu, doğru yoldan saptırmaya and içmiş nefsi ile şeytanını unuttu. Oysa ne de güzel vasiyet etmişti Kainatın Sultanı (sav) Enes’e (ra): “Ey oğulcuğum! Hiç kimseye kalbinde kin ve nefret hislerini duymadan sabahlayabilir ve akşamlayabilirsen; bu senin hesabını kolaylaştırır. Oğulcuğum! Bu vasiyetimi yerine getirisen senin için hiçbir şey ölümden daha sevimi olmayacaktır.” (Ebu Ya’la, Müsned, 2654)

Habil…

Takva; amacın ve gayenin sadece Allah (cc) olması. Kulun, kendi kurmuş olduğu ideallerini, yaşama şeklini, hayata bakış açısını, varını ve varlığını, arzularını ve heveslerini unutup Allah’a (cc) ulaşma yollarını bulması. Allah’ın kulu hakkındaki beklentilerini bilip o ölçüler nisbetince şekillenmesi.

Rabbi’nin ölçüsüyle şekillendi Habil. Samimiyet ile elindeki en değerli varını Hakk’a sundu, Allah (cc) bu samimiyet ve fedakarlıktan razı oldu. Kabil de kendisinin dahi beğenmediği düşük kaliteli bir bağ ekin sunarak: “Allah bunu kabul etse de etmese de ben bu evliliğe izin verecek değilim!” (İbn. Acibe, Bahru’l Medid, c. 2., s. 667) dedi. Kabilin samimiyetsiz ameli kabul edilmedi.

Hakikate teslim olmayan insan, kendisini neye ikna eder ve inandırırsa onda inat eder. Nefis yaşadığı isyan halini kendisine tabi göstererek, kendince haklı olduğu gerekçeleri sunar ve insanı Hakk’a ve hakikate karşı inkarcı kılar. 

Yeryüzünün ilk bozguncusu, kan döken ilk insan, Kabil. İçerisinde bulunduğu zulmeti (sıkıntı) kendince bertaraf etmek için, hased, kin ve nefretinin reaksiyonu ile Habil’i öldürme kastına düştü ve Habil’e: “Seni muhakkak öldüreceğim!” dedi.

Muttakilerin tavrı…

Kendisini ölümle tehdit eden birisine karşı muttaki insanın tavrı Hakk’ı göstermek oldu. Habil küfre karşı imanı, bozgunculuğa karşı ıslahı, isyana karşı itaati savundu ve cevabı: “Allah (cc) ancak takva sahibi muttakilerin amelini kabul eder.” oldu. Allah ancak gönlündeki isyanı, inkarı ve hasedi bırakıp, kendisini bütün bu rezilliklerden sakındıran, muttaki kullarının amelini kabul eder. Yani: “Senin bu isyanın bana değil Hakk’a karşı!” dedi. 

İnsan, kendisini bilmeli…

Asıl Hakimin Allah olduğunu bilmeli. Acziyetini ve fenalıklarını bilmeli. Varlığının ona sadece isyan ve inkar getireceğini bilmeli. Hz. Adem’i kabullenemeyen İblis’i, Habil’e hased eden Kabil’i, Hz. Musa’ya karşı çıkan Firavun’u, Efendimiz’i (sav) inkar eden Ebu Cehilleri, Ebu Lehebleri bilmeli. En baştan beri temel sıkıntı hep aynı murad-ı ilahiyi kabullenememek. 

Habil, heva ve arzusunun sarhoşluğundan rıza-yı ilahiyi inkar eden Kabil’in, ıslah yoluna gitmediğini gördü. Zalim değil mazlum olmayı seçti. Rabbine olan sevgi ve korkusu, onu bir insana zarar vermekten sakındırdı ve kardeşi Kabil’e: “Eğer sen, beni öldürmek için el kaldıracak olsan ben seni öldürmek için el kaldıracak değilim. Ben, Alemlerin Rabb’i Allah’tan korkarım.” dedi.

Bu ayeti kerimede canın muhafazası hususunda çeşitli görüş farklıkları mevcut olsa da Habil’in Hakk’a ve hakikate karşı olan anlayışı unutulmamalıdır. Nitekim bir hadis-i şerifte Abdullah bin Ömer’den (ra) rivayetle Rasulullah’ın (sav) şöyle buyurduğu aktarılımıştır; “Sizden birisine ehli kıble birisi kendisini öldürmeye gelince (burada Efendimiz elini elinin üzerine koyarak) Adem’in iki çocuğunun en hayırlısı olmak zor mu geliyor? Öldürülen cennete ölen ise cehennemedir.” (İbn Ebi Şeybe, Metalibu’l-Aliye, 4420)

Efendimiz’in de işaret ettiği gibi; Habil cenneti istedi, teslimiyeti seçti, müşkilini Allah’la halletmeyi istedi. Esas kurtuluşun canını kurtarmak olmadığını biliyordu. Takvaya erenler, beddua ile de olsa nefsi adına kimseden intikam almazlar. Rahmet Peygamberi Efendimiz’in: “Allahım! Kavmimi affet onlar hakikati bilmiyorlar!” duasınca, arzuları hep kurtuluşa vesile olmaktır. Müttakilerin bütün derdi Allah’tır, başlarına gelen bütün sıkıntılarda tek yönelişleri Allah’adır. 

Habil’in Kabil’e son sözü, son uyarısı; “Ben, dilerim ki sen, benim günahımı ve kendi günahını yükleyip ateşe girenlerden olasın. Zalimlerin cezası budur.” oldu. 

Hased insanı kör eder. İçerisinde bulunduğu isyanı ve inkarı onu Hakk’a karşı esas hakikatin kendi bildiği olduğunu savunmaya iter ve bu amacı (inadı) doğrultusunda kovulanlardan, uzaklaştırılanlardan ve zalimlerden olur. 

“Nihayet nefsi onu, kardeşini öldürmeye itti ve onu öldürdü. Bu yüzden de kaybedenlerden oldu.” 

İçinde bulunduğu zulmet, Kabili kardeş katili yaptı. Yeryüzünün ilk bozguncusu ve ilk kan dökeni oldu, düşmanlığın, kinin ve nefretin başlangıcı oldu.

Bir soru…

Kendi doğrularını din kabul edip Hakk’a karşı çıkanlar, Allah’ın razı olduğu mukaddes evliyaların, salihlerin seçilmişliklerini, huzur hallerini görüp hased edenler, ıslahı bırakıp toplumu fitne ve fesada itenler, müslüman kardeşinin rahatını ve huzurunu hazmedemeyenler, dara düşen müslüman toplumlara el açılıp, yardım edildiğinde ırkçılığa düşenler, “Kabil zihniyetine” sahip değiller mi? 

Cenabı Hak bizleri razı olunmuş, vuslata ermiş, Hakk’ı gösterip, hakikati nasihat eden, kurtuluş kapısı olan “Habilleşmiş” dostlarından ayırmasın.

 

Yazar: Mesud ÇINAR

 

 

gh logo           rahiask gri         rahiask logo             google play

Top
bursa escort , escort bursa , izmit escort , van escort