JoomlaLock.com All4Share.net

HUZURA KAVUŞMANIN İLK KAPISI TEVBE MAKAMI

Huzura Kavuşmanın İlk Kapısı Tevbe Makamı

Huzura Kavuşmanın İlk Kapısı Tevbe Makamı - Şeb-i Vuslat

Sayı : 132 - Aralık 2018

 

Huzura Kavuşmanın İlk Kapısı Tevbe Makamı

 

el-Hâdi isminin tecelliyesi iman edenlere; el-Gafûr, er-Rahim isimlerinin tecelliyesi tevbe edenlere mahsustur. Allah (cc) tevbe edenlere şüphesiz Gafûr-ur-Rahim’dir. Tevbe etmeyenleri ise dilerse afuv eder. Bu makamda ciddi olmayan yükselemez, istikametinin doğruluğuna asla imkân bulamaz. Tevbe makamı bir arsadır, istikamet o arsanın üzerinde yapılacak binadır; havada bina yapmak mümkün olmadığı gibi tevbesiz istikamet de muhaldir. Tevbesi olmayan müminin makamı da yoktur. Makamı olmayanın hali de yoktur. Şayet bir insan havada uçsa bile tevbe ve istikamet olmadığı müddetçe gördüğü hal istidracdır, şeytanidir.

Tevbe: inâbe ve icâbe’den ibaret iki basamaklı bir merdivendir. Bu merdivenle insan, esfel-i sâfilinden a’lâi illiyyine, hayvan mertebesinden melekten üstün mertebeye, âlem-i şuhuddan âlem-i gayba yükselir. Tevbenin birinci basamağı inâbedir. İnâbe Allah’ın (cc) korkusundan ibarettir. Mü’min günahın zulmetinden dolayı Allah’tan (cc) korkar. Ne vakit ki kul zayıflığını ve zayıflığı ile beraber cesaretini, onun yanı sıra Allah (cc) korkusunu ve Cenâb-ı Hakk’ın (cc) azametini düşünürse o kadar korku kalbine gelir ki bedeni ondan titrer. Bu düşünce ile basiret üzere hareket eder ve isyanı terk eder. Mümin de kalbinin inâbe şubesi yıkılmadığı müddetçe isyan etmeye cesaret edemez. Tevbenin ikinci basamağı, Allah’tan (cc) utanmaktan ibarettir. Bir mü’min, Allah (cc) benimle beraberdir diye inandı mı, azametinden utanır. Rabbim beni görür, kalbimi bilir, hareketimi murakabe eder demekle Allah’a (cc) karşı mahcup olur. Evvelki günahlardan mahcup olmak ve hâlihazırda Allah’tan utanmak, aşktan daha ziyade kavuşturucu müstakil bir yoldur. Allah’ın (cc) korkusu ve O’ndan haya etmek insanı tevbeye sevk eder. Eğer bu iki basamak olmazsa kul tevbeye muvaffak olamaz. Ehli kemâlin sohbeti kalbe inâbe ve isticâbeyi celbeder.

Zira ehli kemalden korkmak veya utanmak, hayâ ve korku makamına vesile olur. Faraza bir kâfir, kâmilin sohbetine devam ederse inâbe ve isticâbe kalbine gelebilir. Sohbete devam eden müslimin ise kalbindeki inâbe ve isticâbe tohumu, mevcut olduğundan kemiyetten derhal keyfiyete geçer. İnâbe ve isticâbe kâfirin kalbine girse küfrünü, mü’minin kalbine girse isyanını terk eder. Kâfirin tevbesi imana gelmesidir. Mü’minin tevbesi ise isyanı terk, ibadete devam etmektir, ayrıca geçmiş günahlarından pişman olmaktır. Yani tevbe, fenalıklardan pişman olmaktan ibarettir. 

Şeyh Ahmed Dıyâuddin: “Avamın tevbesi, küfür ve zulüm yapmaktan dönüştür. Bu tevbenin şartı, mezalim ve hukuku sahiplerine vermek, geçmiş günahlara pişman olmaktır, hâlihazırda isyanı terk etmek, gelecekte işlememeyi azimlemektir. Sıddikıyyelerin ittifakıyla namaz kazalarını ödemek de tevbe şartlarındandır.” buyurmuştur. 

Şeyh Fethullah Verkânisli, namazın kaza edilmesi hakkında şiddetle tavsiyede bulunmuştur. Pir-i Şâzeli: “Tevbe ile kendini tamamen terk et!” buyurmuştur. Şâh-ı Nakşibend: “Nefsini terk et, haram ve mekruhu terk et, ahireti terk et, neden terk ediyorum demeyi de terk et, bu takdirde tevben sahih olur, istikamet kapısı açılır!” demiştir. Şeyh Abdulkâdir Geylâni kaddesallahu sırrah-ur-rahmâni: “Nefsini günahlara alıştırdığın gibi tevbeden sonra ibadet etmeye alıştır. Hatta unutkanlık ve gafletten bile tevbe et!” demiştir. Avamın tevbesi bundan ibarettir. 

Havasın tevbesi ise iki kısımdır: Birincisi, sair mü’minlerin havâssları olan evliyadan avamın tevbesidir. Bu tevbe dünyayı sevmekten, kederlenmekten, helale fazla dalmaktan tevbedir. İkincisi, evliyâdan havassın tevbesi ise zikre ara vermekten, huzur ve nisbetten bir an ayrılmaktandır. Bu kısım evliya, birinci sınıfta ehli tasarruf olanlardır.

Bu makama işareten: “Bazan kalbime duman = zikre ara vermek geliyor. Ben de ondan dolayı yetmiş kere istiğfar ederim.” buyrulmuştur. Bu hadise binaen ehli kemal: “Hangi tabakadan olursan ol, günde en az yetmiş kere estağfirullah demek, tevbe etmek yine lazımdır.” dediler. Beş vakit namazdan sonra istiğfarın efendisi diye tabir olunan şu duaya devam etmekle müntesib tevbeye muvaffak olur. Tevbenin muvaffakiyeti ile istikamet hâsıl olur. İstikamet, her bir ibadeti eda ederken huşu ile yapmak, yaptığı ibadetin keyfiyetini, rüknünü, şart ve sünnetlerini bilmek ve her bir fiili yerli yerinde kılmaktan ibarettir. İstiğfarın efendisi, “Allahumme Ente Rabbi, lâ ilahe illâ Ente, halakteni ve ene abduke ve ene alâ ahdike ve va’dike mesteta’tu, eûzu bike min şerri mâ sana’tu, ebûu Leke bini’metike aleyye ve ebûu bizenbi, fağfir li zunûbi, feinnehu lâ yağfir-uz-zunûbe illâ Ente. ”

İbn Ataullah el-İskenderi hazretleri şöyle buyuruyor: Tevbe manevi mevkilerin ilkidir. Ey kul! Allah’tan her vakit tevbe iste. Zira Allah seni buna davet etmiş ve şöyle buyurmuştur: “Ey müminler! Hep birlikte Allah’a tevbe ediniz ki kurtuluşa eresiniz.” (Nur 31). Ve yine şöyle buyurmuştur: “Şunu iyi bilin ki, Allah tevbe edenleri de sever, temizlenenleri de sever.” (Bakara:222). 

Allah Rasulü de (sav) buyurmuştur: “Kalbimde bazen gaflet gelir de, bundan dolayı günde yüz defa Allah’tan af dilerim.” Sende tevbe etmek istersen, ömrün boyunca tefekkürü elden bırakmaman gerekir. Her günün sonunda o gün neler yaptığını düşün! Eğer kendini Allah’a kullukta bulursan, bundan dolayı Allah’a şükret. Allah’ın emirlerine aykırı davranışlarda bulunursan, bundan dolayı da nefsini kötüle ve Allah’tan seni bağışlamasını dile; günahkârca bir yaşantıyı terk ederek, O’na tevbe et, O’na dön. Senin için Allah ile baş başa kalarak nefsini kınadığın bir yalnızlık ortamından daha faydalı bir meclis yoktur. Nefsinin yüzüne gülüp de ardından onu kötüleme.

Aksine onun kötü hareket ve alışkanlıklarından memnun kalmadığını, bundan dolayı oldukça kalbi kırık, üzgün ve elemli olduğunu gösteren asık bir suratla onu eleştir. Böyle yaparsan Allah, üzüntünü sevince, zilletini izzete, karanlığını nura, Allah ile arandaki perdeyi de manevi keşiflere dönüştürür. 

Düşün; senin, işlerinde dikkatli ve dürüst bir vekilin bulunsa, işinde dikkatli ve dürüst olduğu için onu hesaba çekme gereği duymazsın. Vekilin bunun aksine bir ahlak ve tutum içinde olsa, onu kılı kırk yararcasına denetler ve hesaba çekersin. Aynı şekilde senin de bütün işlerin Allah’ın rızasına uygun olması gerekir. İşlediğin her işten dolayı Allah seni kılı kırk yararcasına hesaba çekecektir. Kul bir günah işlediği zaman, o günah sebebiyle kalbinde bir karanlık oluşur. Günah ateşe benzer; ateşin dumanı da is yayar.

Düşün: bir insan bir evde yetmiş sene ateş yaksa, o ev nasıl is tutar ve kararır? Kalpte böyledir; günah manevi kirliliğe, manevi kirlerde kalpte ise yol açar. Kalbin bu is ve kurumdan temizliği ancak tevbe ile mümkündür. Günahın beraberinde zillet, kalp karanlığı ve Allah’ı ondan örten bir perde yayılır ve kaplar. Allah’a tevbe ettiği vakit, günahın bu iz ve etkileri kaybolur. 

Tevbeyi iyice bilmek için, dört büyük tembihi bilmek gerekir. Çünkü tevbe, iman konularının en mühim noktasıdır. Binaenaleyh tevbesi sahih olmayan kendisini hak yolunda tahmin ettiği halde küfre de girebilir. Bilmemek suçtur. Hem de şer-i şerifi bilmemek şerrin ta kendisidir. Tevbe ve dua yapmak kaderden kaçmak değil, kaderle kadere sığınmaktır.

 

Kaynakça:
İsmail Çetin, Edeple Varış Lütufla Dönüş, Dilara Yayınları, 2007
İbn Ataullah el-İskenderi, Gelin Tacı, Üsküdar Yayınevi, 2004.
Yakub Haşimi, Musâhebâtu’l-Fu’ad ve Vesâilu’s- Suâd, Eylül 2013.

 

Yazar: Şeb-i Vuslat

 

 

gh logo           rahiask gri         rahiask logo             google play

Top
bursa escort , escort bursa , izmit escort , van escort