JoomlaLock.com All4Share.net

KENDİNDEN OLANI BİLMEK

İnsan ruhunun derinliklerinde, sonsuzu bulmak ve sonsuz olana kavuşma, ebedi olana eğilim ve yönelişler vardır. Onun bu özelliğini her davranışta görmek ve iç gözlemlerimizle de tespit etmek mümkün. Ruhi yönümüz o kadar akıcı, renkli ve değişken ki, benliğimizin derinliklerinden gelecek sesi dinleyebilmek için de rikkat zamanlarını beklemek ve değerlendirmek gerekiyor. O anki ifadeye sığmaz kıymetler bir sır gibi saklı içinde. Bu sırrı çözebilmek ise insana mutluluğunu müjdeliyor. Bir dua hali içinde sonsuzluğu kucaklamak ve onda kaybolmak… Allah’a (cc) bağlılığın manasının gerçekleştiği an. Her kayboluş ve silinişte insan yeniden vücûd buluyor ve hayat yolunun devamında kaynağa dönüş denemeleri ile yeniden güç kazanarak yoluna devam ediyor. Kaynağı unutmadan ve ondan kopmadan istikbale koşmak… İşte insan hayatındaki en asil noktalar ve bu asil noktaların meydana getirdiği dosdoğru yol.

Bu yolun dışındaki bütün yollar ise birer çıkmaz sokak. Oradan dosdoğru yolu bulmak ve ona kovuşmak da son derece zor. İnsan ya orada kalmak veya başka bir çıkmaz sokağa dalmak suretiyle çırpınışlarına devam edeceğe benziyor. Çıkmaz sokak mütehassısları ise geceyi gündüze katmış yeni eserlerini (!) insanlığın hizmetime sunmak için çalışıyorlar. Her alın teri insanlığı mutlu etmek iddiası ile dökülüyor. Şeytanın ayak izinden gidenler bile aynı iddianın rakipsiz sahipleri. Ama asrın insanı mutlu değil. Her an başına bir felaketin geleceğini düşünerek ızdırabını devam ettiriyor. Adımları rastgele, ulaştığı her nokta tesadüfün bir sonu. Tefekkürden eser kalmamış. Düşünceleri her an bir yön değiştiriyor ve her defasında içine kan öğünüyor. İnsanlar uyku halindedirler ve insan kendisinden, kendi gerçeğinden kaçıyor. Şartlandırılmış genç adam ise kendisine bakmadan inandığı batıl ile insanlığı kurtarmak iddiasının edebiyatı ile meşgul. Sıfırın mini alanı üzerine bozuk plak gibi aynı şeyleri zırlayan taze beynin, idealin en son noktasında kurtarıcılığın aktörlüğüne özenmesi de ne kadar acı…

Gecenin sessizliği, günün doğacağını müjdeleyen anlar, loş, yarı aydınlık mabetler, ezan sesleri insanlığı kendisine çağırıyor. Bir kelebeğin narin yapısı, kâinatın azameti, yıldızların birbirlerine göz kırpmaları, kuşların cıvıltısı dosdoğru yolun işaretleri.

Tek yol ve yollar… Tek olana koşmak O’nu arzulamak ve sonsuzluğa... O’nda kucaklamak… Dosdoğru yolu bulmak, onun yolcusu olmak ise o kadar zor. Her şey bizi ondan koparmaya ve çıkmaz sokaklarda kalmaya mecbur olduğumuzu bize kabul ettirmeye çalışıyor. İnsan yalnızken bile yalnızlığın tadını bulamıyor. Asrın insanı yalnız olamıyor ki. Her şey onunla beraber, onunla iç içe.

Zaman, mekân ve madde, onun benliğinden bir şeyler koparmakla meşgul. O ise son derece zayıf. İşte ebedi olmak isteyen insanın düzenin çıkmazındaki savaşı… Denk olmayan kuvvetler ve işte önceden bilinen netice. İnsanın neticede perişan olacağını bildiği bir savaşın içinde kendisini bulması ve buna zorlanması ise düzenin kuklalarının alnındaki en büyük leke. Şimdilik her şey insanlığın mağlubiyetini belgeliyor. Ve insan içtiği esrarın tesirinden damlayı deniz, zifiri karanlığı sonsuzluk, müteakip hayalindeki ışıkları da tek yolun işaretleri kabullenerek ruhundaki boşluğu doldurmaya çalışıyor. İçine düştüğümüz bu çatışma, başarma güzümüzü kemiriyor ve kendimizi çıkmaz sokakta bitkin buluyoruz. Tekrar dua halini bekliyor, sonsuzluğa varmak için, tekrar yola koyuluyoruz ve hareket devam ediyor.

Her an hareket halinde olabilmek nefs muhasebesi içinde eğlenirken uzaklaşmak, bütün kâinatı tefekkür ile yegâne yaratıcı ve mutlak kudret sahibi ile iç içe olmak. Ruhun saflaştığı, takviye edildiği boşluktan kurtularak sonsuzluğa erişi… Hareketsizlik ve bocalama ise en büyük bela. Akarsuyun temizliği, durgun suyun ise her türlü pisliği kabullenişi gibi… İçinde bulunduğumuz durumu değerlendirme, ızdırab duyabilmek, kimsenin görmeyeceği göz yaşlarımızı içimizi dökebilmek ise harekete geçebilme, kaynaktan kopmadan O’na koşabilmenin tek sâikı.

Mutsuzluğumuzu hazırlayan birikimler devamlı çoğalmakta. İmam sanki büyük bir labirentin içine düşmüş. Bardağı taşıracak son damla her an beklenmekte. Beslediğimiz kinler, düşmanca bakışlar, saldırganlık duyguları, şehvete esir oluşumuz, fakirin sabırsızlığı, zenginin doymazlığı ve sorumsuz sorumlular, hepsi, hepsi büyük engeller. İnsan ise mutlu olacağı günü bekliyor.

“Kavuşmak, sonsuzluğu kucaklamak istiyorum. Koşuyorum bütün gücümle, koşmaya çalışıyorum. Çölün kızgın sıcaklığında hayatıma mana verecek suyu arıyorum. Gözlerim kapalı, gönlümdeki ışık yolumu çiziyor. Engelleri yıka yıka ilerliyorum. Kaynaktan kopmadan onu unutmadan O’na koşuyorum. Sonsuz mutluluklar içinde eriyorum, kayboluyorum. Ben kayboluşta gerçekten yaşadığımı, hayatımın manasını tekrar anlıyorum.”

İnsan kendinde olanı arama denemeleriyle nefsini (kendi hakikatini) tanıyacak ve Rabbini tanımayı gerçekleştirecektir. Rabbim, “Bizleri doğru yola ilet.”

GÜLZÂR-I HÂCEGÂN DERGİSİ'NİN 2009 MAYIS SAYISINDA YAYINLANMIŞTIR

 

gh logo           rahiask gri         rahiask logo             google play

Top
bursa escort , escort bursa , izmit escort , van escort