JoomlaLock.com All4Share.net

KETENCİZADE MEHMET RÜŞTÜ EFENDİ

 

ketencizade_mehmet_rustu_efendi

KETENCİZADE MEHMET RÜŞTÜ EFENDİ

(1834 – 1916)

 

Ne İlmim var, ne amelim, ne malım
Ne hayr-u taata kaldı mecalim
Erişti “seksene”gafletle salim
Eceb rüz-ı cezada n’ola halim

Ketencizade Hacı Mehmet Rüştü Efendi 1834 yılında erzurumda doğdu. Hac farizasını yerine getirdikten sonra önce Bursalı şeyh Süleyman efendiye akabinde de Bitlisli şeyh Küfrevi hazretlerine intisab etti. Nakşibendidir.

Divanında yer alan güz destanında  ki “kim güvensin bu cihanda bir tıfıl oğlum da yok” mısraından anladığımız kadarıyla oğlunun olmadığı anlaşılmaktadır. Ancak iki kızının olduğu ancak bunların çocukları olmadığı bilinmektedir.

Hak bildiğini söylemekten çekinmeyen Ketencizade haramdan son derece çekinen,gönül ehli, hazır-cevap  hoşsohbet  bir insandır. Âlim hatip ve şairliği ile de  şöhret bulan bu kamil insan, mutasavvıf ve mütefekkirliğinin yanı sıra hafızdır ve hattattır“Mevlid”i ve “Divan”ı vardır.1

Ketencizade’nin ağır ağdalı şiirleri,gazelleri, mevlitleri  belki çoğumuzun belleğinde mevcut değildir. Ama onun “Güz Destanı “nı bilmeyenimiz, duymayanımız yok gibidir.Güz destanı; Erzurum’un bir yaşam biçimini, bir töresini kendi içinde mezcederek şiirleşmiş bir yapıttır.

Cemalettin Server Revnakoğlu, Ketencizade için diyor ki: “… Ketencizade Erzurum’un edebiyat tarihinde, içtimai ve maşeri hayatın tetkik ve tahlillerinde bilhassa yerli folklor araştırmalarında ve geçmiş olaylara ve vesika bulmak işlerinde, kendisinin bir kaynak kıymeti taşıyan orijinal eserleri üzerinde önemle durmamız lazım gelen cidden çek değerli bir Erzurum evladıdır.  Onun mahsulleri üzerinde incelenecek, belirtilecek bir çok noktalar ve vasıflar vardır.

Edebi şahsiyetinde en hakim olan taraf, yarım asrı aşan bir zamandan beri durmadan şiir söylemesi ve bu şiir manzumelerini, kaleme alırken de daima memleket tarihi ile ilgili olaylara temas etmiş bulunmasıdır. Ketencizade , hiç aksamadan söylediği tarih manzumeleri ile Erzu-rum fikir hayatımızda sanki bir “Vak’anüvis” çalışmış insandır. Onun, bu tükenmez milli ilhamı, cidden çok velüd olan kabiliyeti, müstesna irfanı ve hakikaten çok hudutsuz olan aşkı ve bilhassa yanıp kavrulduğu yurt sevgisi, bunlara ilaveten şahsiyetinin ayrı bir özelliği olan tasavvufi çehresi ve bu vadide verdiği ayrı ayrı veriler türlü yönlerden incelenecek değerdedir”

Ketencizade Mehmet Rüştü efendinin 1914 yılında, Envar’ı şarkiyye matbaasında basılan mevlidinin sonundaki yazımızın başında alıntıladığımız dörtlüğünden anlaşıldığına göre 1834 ( 1914’te seksen yaşında olduğunu söylüyor) yılında Erzurum da doğmuştur.

Rize’den Erzurum’a gelen bir ailenin oğlu olan Ketencizade Erzurum medreselerinde sonra bir süre Kavak camiinde müezzinlik yapmış daha sonraları Ulu cami’ye imam-hatip  olmuştur. Uzun yıllar burada görev yaptığı için “Ulu camii imamı” olarak tanınmıştır.,

Anıtlar ve kitabeleri Erzurum Tarihi yazarı İbrahim Hakkı Konyalı’nın tespitine ve diğer araştırmacılarımızın yazdığına göre Ketencizade Mehmet Rüştü efendi Erzurum Rus işgalinde iken 25-051916 tarihinde vefat etmiştir. Mezarı bilahare Kars kapı dışındaki Asri mezarlığa Belediyece ayrılan “Meşhurlar suffesi “ ne 1962 yılında nakledilmiştir.

Nakil dolayısıyla hazırlanan “Mezar Taşına” şöyle yazılmıştır.

HÜVEL BAKİ
Kalbi mahzun, ciğer hun, bülbül-veş dildadedir
Sönmez aşkın sebebi bir badedir
Hem Hafız Rüştü derler idi hem hatip
Uslubu gayet akıcı, lisanı hoş - sadedir
Tam seferberlik içinde gitti ukbaya
331 yılında ölüme amadedir
1962 yılında nakleden Şairi ( Mağfur hüve ) bizzat Ketencizade’dir

Ketencizade’ yi bütün yönleriyle tanıtmak, bir makalede anlatmak elbetteki imkansızdır. O; her dem halkın içinde, halkla bütünleşen bir şair olduğu kadar bir gönül adamı bir sevgi yumağıdır. Çoğu kez beyitlerini doğaçlama olarak ta söylemiştir.

Örneğin; Erzurum çarşılarında bir demircinin önünden geçerken;

Yaşamda ocak gibi gamım eylemem izhar
Sokma beni ateşler ey arh-ı cefakar.

Tanıdığı veya dostu bir leblebicinin dükkanını seyrederken, ona takılmak için;

Nevcivanlar ekle derse leblebi
Pir olanda istemez kuvvet habi

Yine saray önündeki bir kunduracıya;

Ayağan bak, başına hak, mür’ği devlet kondura
Halkı istihsa idüp geyme( alayetme) beğim gey kundura

Kahveciler için de;

Hali dünya guyiya bir kahvane sevdiğim
Halka bak bir bir gelir; bir bir giderAlem bu ya

Ketencizade bu beyitleri hep yerli tabir ve cinaslarla süslemiş, kısmen nasihat yollu ifadeleri usta bir dille örgü örgü süslemiştir.

Bugün elde mevcut bir divanı vardır ama onun güz destanı halkla bütünleşmiş adeta halkın malı olmuştur. Şehrin kültür tarihinde adetlerimi-zi, ananelerimizi dile getirdiği için her okunuşunda Ketencizade’ye başka bir sevgi başka bir saygı duyulmaktadır.

Dilerseniz, Güz destanından birkaç satır okuyup O’nu  yad ederek yazımızı bitirelim.

Elde para yok ise eşyaları ahzetmeye,
Eyleyip daimleri temin biraz ihmal da al.

Kim güvensin bu cihanda bir tıfl oğlumda yok,
Dedi Sıtkı ile hüdadan isteyip etfal da al.

Dedim ikbalim olsa idi gelmezidim cihana,
Dedi ömründe yalan söyleme , ikbal da al.

Ah dedim halin yaman dediki tut rah rıza,
Lütfü hak, ba himmeti Peygamberi hoş hal da al.

Bildiği halde gönül o rahatı almaz dedim,
Hakka yalvar dedi, hak kılsın anı meyyal da al.

Ey civan ergenliğin bil kadrini rahat yaşa,
Ben de bir iş isterim dersen bi bahre dalda al.

Bulmak istersen (Rüşdi) metai izzeti,
Kendini kanaat içre kıl ithal da al.

Lutfuna mazhar buyur yarab ketencizadeyi,
Yüzü,kalbi, defteri amali daim ağ ola.

 

gh logo           rahiask gri         rahiask logo             google play

Top
bursa escort , escort bursa , izmit escort , van escort