JoomlaLock.com All4Share.net

MUTLU ÇOCUK YETİŞTİRMEK

Mutlu Çocuk Yetiştirmek

Mutlu Çocuk Yetiştirmek - Yûsuf-i Kenân

Sayı : 127 - Temmuz 2018

 

Mutlu Çocuk Yetiştirmek

 

Çocukluk dönemi insan hayatının en özel ve güzel kısmını oluşturur. İnsanın en büyük nasibi şüphesiz ki bilinçli bir ebeveynin elinde terbiye edilerek mutlu bir çocukluk geçirebilmektir. Çocuklar dünyanın en temiz ve masum varlıklarıdır. Sırf bu yönleriyle bile mutlu olmayı en çok onlar hak eder. Ebeveynler birer emanetçidir. Allah’ın bahşettiği, miski amber kokan, değeri paha biçilmez elmas misali bu kutsal canları mutlu etmek en büyük vazifedir. İşte bu mübarek vazifeye anne babalık denir. Anne baba çocuğun gönlüne hitap ederek onu eğitip, yetiştirendir. Ruhunu doyurabilendir. Yoksa zaten Rabbimiz Allah (cc) rızka kefildir. Herkes vakti saati geldiğinde ömrü varsa büyür, gelişir, serpilir. Fakat ya ruhu…

Mutlu çocuk gönlü tok, ruhu pak, içindeki güzelliği hep diri tutmaya muktedir, bedenleri minik ama manada kocaman insan demektir. İnsan zaten asliyetinde hangi döneminde olursa olsun hep özeldir. Yaşı kaç olursa olsun o dünyaya kocaman olarak gelmiştir. O kadar büyük bir emaneti üzerinde taşır ki heybetli dağlar, taşlar bile karşısında dayanamayıp tarumar olmuştur. Dünyaya yeni gelen her bebek bir Hazreti insandır. Allah’ın (cc) bir emanetini üzerinde taşır. İşte bizler için bu kadar kıymetli olan çocuklar asla ziyan edilmemelidir. Bunun vebali çok büyüktür. Bu sorumluluk bizim en temel vazifemizdir. Yavrularımızın huzurlu ve mutlu bir ömür sürmeleri için aile içinde özellikle ilk çocukluk dönemi dediğimiz 0-6 yaş arası çok hassas bir dönemdir. İnsan kişiliğinin temelleri bu dönemde atılır. Temel ne kadar sağlamsa sonraki dönemlerde de kişilik gelişimi aynı sağlamlıkta şekillenir. Bunun akabinde ortaya koskocaman bir eser; Hazreti İnsan ortaya çıkar.

Ebeveynleri olarak herhangi birimize; “Çocuklarınız için ne istersiniz?” sorusunu yöneltseler, şüphesiz hepimizin vereceği cevap; “Onların mutluluğu.” şeklinde olacaktır. Aslına baktığınızda gerçekten de anne babalar çocuklarının mutlu olması için ellerinden geleni, hatta daha fazlasını yapma çabası içindedirler. Çocukların mutlu olmaları için olabildiğince sevgi, hoşgörü gösterilir; çocuğun her isteği karşılanmaya çalışılır; “hayır” sözcüğü pek kullanılmaz, büyük özveri gösterilir. Ancak çoğu zaman anne babaların zihninde; “Acaba çocuğumun mutlu olması için her şeyi yeterince yapıyor muyum, eksik bir şey kalıyor mu?” gibi sorular oluşabilir. Bunun nedeni mutluluk kavramının göreceli bir kavram olmasıdır ve her birimizin mutluluktan farklı şeyler anlamasıdır. Fakat asıl mesele burada başlar. Onları mutlu etmekten kasıt nedir? Gerçek mutluluk nedir, biz mutluluğun neresindeyiz ki onların mutluluğunu da sağlayabilelim. Bunlar cevaplanması gereken çok mühim sorulardır. Her şeyden önce mutlu etmek için mutlu olmak gerekir. Stres nasıl bulaşıcı ise, mutluluk da aynı şekilde bulaşıcıdır.

Mutlu çocuklar yetiştirmek için ebeveynler çocuklarını tanımalıdır, onu keşfetmek, mutluluğu için atılacak ilk adımdır. Çocuğumuz nasıl bir çocuk, nelerden keyif alır, neleri sever, hangi özelliklere sahip, hangi yönleri gelişmeye açık? Tüm bu özellikleri fark edip tanımlayabilmek için, çocuklarımızla sık vakit geçirmeli, onları gözlemlemeli, içinde bulundukları yaş döneminin özelliklerini bilmeli, çocukluk dönemi ile ilgili yazılmış yayınları okumalı ve takip etmeliyiz. 

Çocuk Gelişim Enstitüsü’ne göre aileyle düzenli zaman geçirmek beş temel fayda sağlar: Çocuk sevildiğini ve önemli olduğunu hisseder; çocuk olumlu yetişkin özelliklerini gözlemler; yetişkinler çocuğa daha iyi rehberlik etmek için onun zayıflıkları hakkında daha çok şey öğrenir; çocuk düşüncelerini ve duygularını söze dökebilir ve ebeveyn ve çocuk daha güçlü bir bağ kurar. 

Mutlu aile, mutlu çocuklar demektir. Biri diğerini beraberinde getirir. Ailelerin mutluluğu, çocukların mutluluğu için önemli bir koşuldur. Bu mutluluğu sağlayabilmek için; Aile bireyleri birlikte yapmaktan haz aldıkları aktiviteleri belirlemek, bu aktivitelere aile olarak zaman ayırmak, birlikte geçirdikleri zaman diliminin kaliteli ve içeriğinin duygusal açıdan doyurucu olmasını sağlamak, birlikte vakit geçirirken başka şeylerle meşgul olmamak, kendimizi sadece ailemize vermek, birlikte olduğumuz zamanlarda duygularımızı sık sık ifade etmek, yapmasını beklediğimiz davranışlar için çocuğumuza model olmak, bu aktiviteleri belirli zamanlarda tekrar etmek; aile içi huzur ve mutluluğumuz için en önemli hususlardır. 

Mutlu çocuklar, sorumluluk sahibi olan ve bireyselleşen çocuklardır: Çocuklarımıza yaş dönemi özelliklerine ve beceri düzeylerine uygun olarak, düzenli bir şekilde yapabilecekleri görev ve sorumluluklar vermek, hem çocuklarımızın beceri gelişimine, hem görev alma ve uygulama bilincine varmalarına hem de bir görevi başa-rabilmenin gurur ve mutluluk hissini yaşamalarına katkıda bulunacaktır. Örneğin basit gibi gözükse de; çocuklarımıza, oyuncaklarını toplamak, okul çantalarını toplamak, sofra kurarken çatalları getirmek, eve ekmek almak, çiçek sulamak, balıklara yem vermek gibi sorumluluklar verebiliriz. Verilen sorumluluklar yerine getirildikçe, bunu fark ettiğimizi ve beğendiğimizi dile getirmek çok önemlidir.

Ayrıca, sorumluluklarını yerine getiren çocuklar bir işi tek başına ve başarıyla yapabildiklerini gördükçe, bireyselleşme yolunda büyük ilerlemeler kaydedecek ve kendilerini mutlu hissedeceklerdir. 

Mutlu çocuklar, kendine güvenen çocuklardır: Bir görevi başarabilen, kendine verilen sorumlulukları yerine getirebilen, kendini ve isteklerini ifade edebilen, hakkını savunabilen çocuklar, kendilerine olan güven düzeyleri yüksek olan çocuklar olacağı için; ebeveynler çocukların kendilerini ifade etmelerine fırsat vermeli ve onları bu yönde destekleyici bir tutum sergilemelidir. Örneğin en basit şekliyle alışveriş yaparken bile çocuklarımızın fikirlerini almakla, çocuklarımıza onların fikirlerini önemsediğimizi hissettirerek hem kendilerini mutlu hissetmelerini hem de kendilerine güvenildiğini fark ettirerek kendilerine olan güven düzeylerinin artmasına katkıda bulunmakla işe başlayabiliriz.

Mutlu çocuklar, duygularını ifade edebilen ve empatik olabilen çocuklardır: Durumlar karşısında hissettiklerimizin farkında olmak ve duygularımızı ifade edebilmek, kendimizi karşımızdaki kişinin yerine koyup onun ne hissettiğini anlayabilmek, yetişkinlik hayatında olduğu kadar çocukluk döneminde de çok önemli olan noktalardır, hatta sağlam temelleri ancak çocukluk döneminde atılmaktadır.

Bu nedenle, olaylar karşısında ne hissettiğimizi fark etmek, fark ettiğimiz duyguları ifade etmek, örnek olaylar üzerinden bu durum karşısında neler hissedilebilir noktası üzerinde çocuğumuzla konuşmak, çocuklarımızı durumlar karşısında hissettikleri hakkında konuşmaları noktasında teşvik etmek ve onlara model olmak çok önemlidir.

Mutlu çocuklar, karşılaştıkları problemleri çözebilen çocuklardır: Hayatımızın her döneminde çözmemiz gereken problemler, baş etmemiz gerek sıkıntılı durumlar ile karşılaşıyoruz. Bunu sadece biz yetişkinler değil, çocuklarımız da yaşamaktadır.

Arkadaşı ile oyuncak paylaşımında sorun yaşamak, sırada en önde olmak istemek, oyuna hep birinci başlamayı istemek; hepimizin çocukken yaşadığı durumlardan bazıları. Bu gibi durumlarda çocuklar, kendilerini ifade ederek, içinde bulundukları durumu analiz ederek, bu durumda ne yapılabileceği hakkında fikirler ve çözüm önerileri üretebilmeli ve en uygun çözüm yolunu belirleyerek hayata geçirebilmelidirler. Yaşadıkları problemleri çözebilen çocuklar, kendilerini mutlu hissedecek ve bir problemi ortadan kaldırmanın gururunu ve bu durum ile tekrar karşılaştıklarında ne yapacaklarını bilmenin keyfini yaşayacaklardır.

Bu nedenle çocuklarımıza ev ortamında veya sosyal ortamlarda karşılaştıkları problemleri çözmeleri noktasında örnek olarak yol göstermek ve bu durumları yaşamalarına fırsat ve destek vermek, çok önemlidir.

Kuşkusuz her anne-baba çocuğunu çok sever. Önemli olan bunu doğru biçimde göstermek ve sevginin koşulsuz olduğunu öğretmektir. Koşullar ve istekler üzerine kurulmuş sevgi ilişkileri, hem karşılıklı güven sorgulamasına açıktır hem de temel olarak değersizlik hissi yaşatır. Her birey koşulsuz sevildiği zaman mutludur ve koşulsuz sevmeyi öğrendiği zaman huzurludur.

Çocuklar, yaşadıkları dünyanın kurallarını anlamak isterler ve buna ihtiyaçları vardır. Onlardan ne beklendiğini, diğer insanlarla birlikteyken nasıl davranmaları gerektiğini, sınırlarını ne kadar zorlayabileceklerini, sınırlarını aştıklarında neler olacağını bilmek isterler. Büyüdükçe artan beceri ve kapasitelerini ölçebilmek, denemek, kendi dünyalarını keşfetmek ihtiyacındadırlar. Ancak bu keşiflerini yönlendirecek, ihtiyaç duyduklarında tıpkı bir merdivenin tırabzanları gibi onları tehlikelerden koruyacak sınırlara gereksinimleri vardır.

Sonuç olarak; ne yaparsa yapsın, çocuğuna ne verirse versin çocuğunu mutlu etmeyi bir türlü başaramayan ebeveynlerin sorunu aslında çocuğun gerçek ihtiyaçlarını gözden kaçırıp, çok da gerekli olmayan materyallerle çocuğun etrafını donatmasıdır. Bir bebeğin ve çocuğun en çok ihtiyacı olan şeyler; yemek ve içmenin ardından sevgi ve güvendir.

Doğduğu andan itibaren bebek kendisini güvende hissetmeli ve sevildiğinin farkına varıp huzur duymalıdır. Bu ihtiyaçlar 10 yaşındaki çocuk için de geçerlidir. Çocuklar, ebeveynlerinin onları gözlerinin içine bakarak dinlediğini gördüğünde “ben değerliyim” hissi yaşarlar ve o andan itibaren anne, babaların onlara söylediği sözler daha önemli hale gelir. Daha çok söz dinlerler.

Bunun yanında annesi ve babası tarafından sıkça kucaklanan çocukların kendisini daha çok güvende hissettikleri de bilinmektedir. Çocukların anne babaya seslenişi; “sev beni, besle beni, dinle beni, asla terk etme beni” şeklindedir.

 

Yazar: Yûsuf-i Kenân

 

 

gh logo           rahiask gri         rahiask logo             google play

Top
bursa escort , escort bursa , izmit escort , van escort