JoomlaLock.com All4Share.net

NETLEŞMİŞ YOL HARİTAMIZ

Netleşmiş yol haritamız

Netleşmiş Yol Haritamız - Gönül Pınarından

Sayı : 107 - Kasım 2016

 

Netleşmiş Yol Haritamız

 

Yüce Rabbimize sonsuz hamd olsun. Sahip olduğumuz bütün nimetler O’nundur. O’nun zatı hak, mülkü hak, vaadi haktır. Bizi dosdoğru yol ve İslam nimeti ile şereflendirmesine ne kadar şükretsek gerçekten azdır.

Allah’ın Habibi, Rahmet Peygamberi Hz. Muhammed (sav) Efendimiz’e en güzel selat ve selam olsun. O’nun güzel yolunu takip eden sahabe efendilerimize, O’nun varisi ekmellerine selatu selam olsun.

İnsanın yol haritası dünyaya gelmesiyle netleşmiştir. İnsanın yolu, rızayı ilahiyeye nail olmak için Cenabı Hakk’ın insanoğluna bir lütuf olarak, ikram olarak vermiş olduğu bu iman ve kur’an hizmeti yolunda bu ömrü tüketmesidir. O yolda Rabbimize ve Peygamber Efendimiz’e ittiba ile Kur’an’ı kendimize rehber, emirlerini de hayat programı yapmalıyız. Zaten Hz. Muhammed (sav) Efendimiz’i, Allah’ın peygamberlerini kabul eden bir insan bu şehadetiyle, dosdoğru yola girmiştir. Bu şehadet insanı dar yollardan, karanlık yerlerden, zahmetli geçitlerden geçirip göz kamaştıran bir kapının önüne getirir. İşte sıratel müstakim olan dosdoğru yol, hidayet yoludur. 

Hidayet; Hak yolu, doğru yolu, Allah’ın insanlara ilham ettiği, lütfettiği yolu arama hissi ve arzusu, ona vasıl olma duygusu anlamlarına gelmektedir. Gerçek doğru yol Allah’ın yoludur. Allah’ın yolu ise İslam’dır. Cenabı Hak Fetih Suresi’nin 28. ayetinde buyuruyor ki: “O Allah’ın Muhammed’e gönderdiği gerçek yol ki, Allah Rasulü’nü, hidayet ve hak dinle gönderdi. O (hak) dini bütün dinlere üstün kılsın diye.’’ Cenabı Hak bütün yolların kendisine ait olduğunu ve onun ötesinde başka bir yol olmadığını bize buyurmaktadır. 

Allah’ın yolu olan İslam hidayet diye isimlendirilen gerçek yoldur. Onun için uyulması gereken hak yol, İslam’dır. Ondan ötesi, terk edilmesi ve varsa sökülüp atılması gereken yoldur. Kim bu hak yoldan başka yola saparsa zarar eder. Cenabı Hak onu terk eder. Terk ettiği gibi yardımını da ondan çeker.

Gönülden gönüle yol var Halil’a,
Minel kalbi ilel kalbi sebila

Yollar vardır, faniden faniye. Yollar vardır, faniden bakiye. İnsanın hayatı bir yolla başlamaktadır. Ebedi alemden bu aleme bir yol üzere gelmiştir. Dünya bir hayat arabasıdır. O arabaya binerek yolculuk yapılmaktadır. İnsan ruhunun derinliklerinde, sonsuzu bulmak ve sonsuza kavuşmak için ebedi olana yolculuk yapmaktadır. 

Hace hz. buyuruyorlar ki: “Şeytan ile Allahu Teala’nın bir muhaveresi, bir sohbeti olmuş… Şeytan insana olan hırsından, kininden, düşmanlığından dolayı intikam alma duygusu ile Allah’a söz veriyordu. Hidayet yolu üzerine oturup insanları o yoldan saptırmak, azdırmak, çıkarmak için elinden ne geliyorsa yapacağını söylüyordu. Dolayısıyla da bu insanın imtihanı oluyordu. Cenabı Hak (cc) bunu size bildiriyor. Bakın yolunuzda böyle engeller var, buna göre tedbirinizi alın. Sizin böyle bir düşmanınız var, sizin için böyle bir tehlike var.

Bu, büyük babanız Adem’i kandırdı, onun başına çorap ördü, bu çorabı sizin başınıza da örecek, buna dikkat edin… İnsan dünyevi meselelerde bütün tehlike levhalarına dikkat ediyor. Misal bir tankerin arkasındaki ateşle yaklaşma levhasına, bir kuru kafa işaretine veya bir yüksek gerilim işaretine riayet ediyor, ona yanaşmıyor, bunlara karşı tedbir alıyor. Ama aynı insan Allah’ın ona bildirdiği düşmana karşı, maalesef tedbir almak şöyle dursun bahaneler üretiyor ve o bahanelerin arkasına saklanmaya çalışıyor.” İşte bu yolun dışındaki bütün sokaklar birer çıkmaz sokak olabiliyor. Orada dosdoğru yolu bulmak ve ona kavuşmak bu anlamda çok zordur. Aslında şeytanın ayak izinden gidenlerin işi zor olsa gerek.

Mehmet Akif Ersoy: “Allah’a dayan, saye sarıl, hikmete râm ol, yol varsa budur, bilmiyorum başka çıkar yol!” diyor. İşte bu yol tek olana koşmak, O’nu arzulamak dosdoğru yolu bulmak,onun yolcusu olmaktır.

Hak yolcusu asli vatan yolculuğuna çıktığı zaman şeriatle yürür ve istikamet yolundan dışarı çıkmadan yoluna devam eder. Bu yolculuk hedefe varıncaya kadar devam eder. Mesela bir adam bir yere giderken yola çıkmadan önce hazırlığını yapıyor.

Eğer özel araba ile gidiyorsa arabasının bakımını yaptırıyor, benzinini doldurup öyle yola çıkıyor. Yolda trafik ışıklarına dikkat eder. Kaza yapabilirim diye çok dikkatli olur. Her an başına bir felaket geleceğini düşünerek çok dikkatli olur. Her yol değiştirdiğinde trafik işaretlerini görür, sonunda varacağı hedefe varır.

Hak yolcusu da aynen böyledir. Önündeki en büyük işaret levhası olan Cenabı Hakk’ın Âli İmran Suresi’nde 132. ayetinde buyurduğu: “Allah ve Rasulüne tabi olun ki merhamet olunasınız.” levhasına riayet eder.

Sonra her gün yapılan ibadeti-ameli onun levhası olur. Bütün gidişatı ve manevi halleri kur’an ve sünnete uygun bir şekilde devam eder. Hak yolcusu o yolda çok dikkatli olur. Yolunun önüne çıkan bütün işaret levhalarını dikkatlice takip eder. Edepli bir şekilde yol alır. Edepli bir şekilde yol alması için bir rehber ve kılavuza ihtiyacı vardır. Gözünü ve gönlünü o rehbere dikmeli. Onun adımlarını güzel takip etmeli. Onun gösterdiği usul ile edep ile yola çıkmalı, ona güvenmeli, onun hedefe götüreceğine inanmalıdır.

Hak yolcusu kendi marifetine değil, kendi becerisine değil, Allah’ın rahmetine güvenmeli, ilahi destek olmadan kendi başına bir yol alamayacağını bilmelidir. Sahabe efendilerimiz Cenabı Hakk’a gittikleri yolda Peygamber Efendimiz’e tabi oldular. O’nun yolunu takip ettiler.

Netice-i kelam olarak Hak yolcusu, bu hak yolundan gidenleri kendine örnek almalı, bunun için her hal-u kârda edebe sarılmalı, boynunu bükmeli, kibirden ve benlikten yüce Allah’a sığınmalıdır. Bu yolun her geçit ve durağında gönlünde tek levha asılıdır: Edep ya Hû… Selam ve dua ile…

 

Yazar: Gönül Pınarından

 

 

gh logo           rahiask gri         rahiask logo             google play

Top
bursa escort , escort bursa , izmit escort , van escort