JoomlaLock.com All4Share.net

ÖNCÜ, ÖRNEK, MUTTAKİ BİR TOPLUM OLANLAR/OLUŞTURANLAR

Hiç şüphesiz İslamtoplumunun en güzel örnekliği  Saadet Asrı ile ortaya konmuş ve vahiyle dile getirilen iddialar farazi ve nazari bir kurgulamanın ötesinde canlı, yaşayan bir topluma dönüşmüştür. Bu  toplumun temel özelliği Hz. Peygamberin (as) ellerinde yoğrulmuş ve vahyin şekillendirdiği bir toplum olmasıdır. Diğer bir deyişle bu toplumun öğretmeni, mürebbisi Hz. Peygamberdir. O’nun mürebbisi de Allah’tır. Buna işareten Efendimiz (as.: “Beni Rabbim terbiye etti ve terbiyemi en güzel şekilde yaptı.” (Suyuti, Camiu-s Sağir, 1/14) buyurur. Efendimizin (as) bu durumunu Allah da: “Şüphesiz sen büyük bir ahlak üzeresin” (68 Kalem,4) diyerek izah eder. Öte yandan Kur’an Hz. Peygamberin (as) aramızdaki konumunu ve bu konumun ona yüklediği misyonu dile getirirken: “Ümmiler arasından kendilerine ayetleri okuyan, onları arındıran, onlara kitap ve hikmeti öğreten bir Peygamber gönderen O (Allah)‘dur.” (62 Cum’a,2) diye ifade eder.

Kısaca dile getirilen bu terbiye seyrinin ortaya çıkardığı bizimde üzerinde dikkatle durmamız gereken bariz olgu, Medine İslam toplumu ve o toplumu oluşturan sahabe neslidir. Bütün İnsanlık tarihi boyunca benzerine rastlanması mümkün olmayan bir nesil (Allah hepsinden razı olsun).

Dünya, nice nice zamanlar ona hayat veren, hayatına ve insanlarına ulviyet bahşeden büyük vahiy düzeniyle şereflendirilmişti. Dünya insanlığının mutluluğu ve ebedi kurtuluşu için muhatabı olduğu ilahi düzenin temsilcileri tüm peygamberler vasıtasıyla daima iyiliğe ve güzelliğe davet edilmişti. Fakat dünyanın milyonlarca seneden beri beklediği o mutlu gün henüz doğmamıştı. Bütün mukadderat, bütün eşya, ziya fışkıran güneş, ışık serpen ay, esen rüzgâr, yağan yağmur, güzel sema ve Hz. İbrahim’in tevhidi, Eyyub’un sabrı, Yakub’un hüznü ve kederi, Yusuf’un güzelliği, Musa’nın mucizeleri, İsa’nın diriltici nefesi… Bütün bunların hepsi İslam nizamının günün birinde doğacak olan büyük liderlerine hizmeti bekliyordu.

9 Rabiülevvel (20 Nisan) 571 yılında vahiy düzeninin son tebliğcisine harikulade hadiseler ve olaylarla dünyaya teşrif ettiler. Dünyadaki azılı küfrün ve disiplinsizliğin, zulmün, tahakkümün, sömürünün, sınıflaşmaların ebedi sonunun yaklaştığını anlatan mucizeler birbirini takip ediyordu. Bu doğuşla Hz. Âdem’le başlayan tevhid güneşi, mutluluk düzeni tekrar yeniden canlanmıştı artık. İnsanlığın ahlakına ve yaşayışına ilahi bir gölge yeniden kanat geriyordu.

Yetim doğan kâinatın ebedi lideri, sütannenin yanında, sonra ihtiyar dede Abdulmuttalib’in terbiyesinden müteakiben Amcası Ebu Talib’in himayesinde o devir cahiliyetinin bütün gayri insani ve gayri mantıki adet ve inanışlarının tamamen dışında büyümüştür. Doğruluk, fazilet, merhamet, akrabaya yardım, fakire, yetime ikram, kölelerini azat, emanete riayet, onun şahsiyetine, böyle her yönüyle çirkef ve zalim bir düzende kokuşmuş bir sistemde bütün insanları kendisine hayran kılmıştı. Bütün hayatı onların yaşayışlarına uymadığı için “Muhammed el-Emin” lakabını tereddütsüz, kuşkuya düşmeden içten gelerek ona layık görmüşlerdi. O, Emin’di. Mekke şehrinin en güvenilir ferdiydi. Herkes onu sevmekte, ona hürmet etmekte kusur etmezdi.

İnsanlığa ilahi düzenin tebliğ zamanı gelmişti. Olgunluğun sembolü kırk yaşında “Oku, her şeyi yaratan, insanı kan pıhtısından meydana getiren, Rabbi’nin adıyla oku. Kalemle (yazıyı) öğreten, insana bilmediklerini bildiren, nihayetsiz kerem sahibi olan Rab’in hakkı için, oku.” (Alak suresi 1–5) fermanı ile vahiy düzeni ilk mesajını insanlığa sunmuştu artık. Kâinatın yaratıcısı, kendi ilahi düzeninin insanlığa son tebliğcisiyle muhatap olmaya başlamıştı.

Mutlu ferdlerden oluşturulmuş mutlu bir toplumun nüveleri yavaş yavaş bu insanlığın liderleri etrafında kümeleşmeğe başlamıştı.

Mekke’deki sosyal, hukuki ve iktisadi düzenden bezmiş; usanmış her türlü cahiliye adetlerinin dışına çıkmayı, adaleti, güzelliği, kurtuluşu ve mutluluğu arayan insanlar, ilahi nizamı kabul ediyor; o kâfir ve mevcut Mekke düzenine “Hayır” diyordu…

Mekkeli Müslümanların Verdikleri Kavga:

Hakk adına, adalet adına, güzellik ve mutluluk adına kurtuluşa susamış ve bunun kavgasını vermeye hazırlanmış, İslamcı kitle kadrolaşma hareketini Mekke’nin eteklerindeki büyük sahabi ve cesaret timsali Hz. Erkam’ın evinde gerçekleştiriyordu. Mekkeli zalimlerin zulmüne son verecek; sınıf farklarını ortadan kaldıracak, bütün kabile imtiyazlarını kökünden sökecek, zulmün kaynağını, faizi yok edecek, zalime karşı mazlumun yanında, haksıza karşı haklının yanında, zayıfın hakkını alıncaya kadar kuvvetliye karşı, zayıfın, ezilmişin yanında olan bir düzen; vahiy düzenini, İslam düzenini gerçekleştirmeye çalışıyorlardı.

Ama zalim Mekke düzeninin cambazları, zalimleri, kuvvetlileri, fuhuşçu ve tefecileri bu düzenin her türlü batıl ve ilkel yaşayışlarına karşı çıktığı ve son vermek istediği, menfaatlerine dokunduğu için tüm gayretleriyle İslam düzenine karşı koyuyorlardı. Müslümanlara her türlü eza ve cefayı reva görüyorlardı.

İnsanlığın en yüksek sıfatları; sarsılmaz azim, kuvvetli irade, kesin harekettir. Bunlar doğru hedeflere yöneltilirse başarıya ulaşacağı muhakkaktır.

Bir toplumda tahakküm yalnız zayıflar ve kimsesizler üzerine kurulursa o toplumun zulüm derecesini mutlaka aksettirir.

İslam düzeni yayılmağa başlayarak Resul-i Ekrem ve bazı ashabının mensup oldukları kabileler tarafından himaye gördükleri zaman, Kureyş idaresi bütün zulmünü bu gibi himayelerden mahrum, bedbaht ve mazlum Müslümanlar üzerinde tatbik etmişti. Bu himayeden mahrum insanlar arasında bir takım köle ve cariyeler, Mekke’de yeni yerleşmiş taşralılar, zayıf kabilelere mensup kişiler vardı. Kureyş zulmü bunlara karşı son haddini buluyordu. Bu o kadar hunharca bir hareketti ki, cihan tarihinde bu kadar zulüm ve vahşet gösteren bir topluma rastlanamaz.

Kureyş’in bütün Müslümanları topyekûn yok etmesi zor bir iş değildi. Fakat bu onların hiddetini dindiremezdi. Onları, ancak insanlık zulüm tarihinin görmediği işkenceleri uygulaya uygulaya tekrar bu mazlumları putperestliğe döndürmek istiyorlardı.

Kureyş’in Müslümanlara uyguladığı işkenceler ne elim sahnelerdi. Bu Müslümanlar, bir volkan gibi ekvator bölgesi sıcaklığının gökten yere döktüğü ateşlerle kumları alevleşen güneşin altında yerlere serilir, göğüslerine ağır taşlar yığılır, hareketsiz kılınır, çıplak vücutlarının her tarafı kızgın demirlerle dağlanırdı.

Bütün Müslümanlar küfre ve batıla, zulme ve adaletsizliğe sırt çevirdikleri için hep alaya alınır ve işkence edilirlerdi. Yalnız bu zayıf ve kimsesiz olanlara yapılan zulümler daha değişikti. Bunlardan Habbab bin Eret, Kureyş tarafından korlar üzerine yatırılır göğsünün üzerine adam çıkar, korlar sönünceye kadar zavallı Habbab’ın her tarafı yanardı.

Sonra Hz. Bilal de efendisi, Mekke’nin ileri gelen şeflerinden Ümeyye bin Halef’in türlü türlü işkencelerine katlanırdı. O aşiyane eziyetler içerisinde kıvranırken vahiy düzeninin sembolü “Allah birdir, Allah birdir” kelimelerini tekrar eder dururdu. Ümeyye, Bilal’in boynuna bir ip bağlar onu şehrin içinde dolaştırır, yerlerde sürüklerdi.Buna rağmen kuvvetli imandan gelen sesler; “Allah birdir, Allah birdir” sesleri oluyordu.

Bunlardan başka bayılıncaya kadar dövülen Ammar bin Yasir ve Kureyş’in işkenceleri ile öldürülen yaşlı babası Yasir...Süheybi Rumi kendinden geçinceye kadar Kureyşliler tarafından dövülürdü.

Ayrıca bu mazlumlar halkasına eklenen Ebu Fukayhe, Hz. Ömer’in cariyesi Lübeyne ve Zinnine en büyük zulme uğramışlardı. Hz. Ömer Müslüman olmadan evvel AlÜbeyne’yi yoruluncaya kadar döverdi. Zinnine ise bu işkencelerde bir gözünü kaybetmişti.

Ayrıca Mekke’nin ileri gelenlerinden olmalarına rağmen birçok Müslümana bile eza ve cefalar uygulanmıştı. Zubeyr İbni Avam, Sa’ad İbni Ebi Vakkas bunlardandı.

Fakat bütün bu zulümler, bütün bu hunharca baskılar, bütün bu tedhişler ve yıldırma hareketleri tek bir Müslüman’ı bile yolundan çevirememişti.

Bütün İslam tarihi boyunca küfrün baskıları Müslümanları yollarından çevirememiş ve bugün de çeviremeyecektir.

GÜLZÂR-I HÂCEGÂN DERGİSİ'NİN 2009 MART SAYISINDA YAYINLANMIŞTIR

 

gh logo           rahiask gri         rahiask logo             google play

Top
bursa escort , escort bursa , izmit escort , van escort