JoomlaLock.com All4Share.net

SOSYAL MEDYANIN MENFİ TESİRLERİ

 Sosyal Medya Menfi

Sosyal Medyanın Menfi Tesirleri - Vahdettin ŞİMŞEK

Sayı : 107 - Kasım 2016

 

Sosyal Medyanın Menfi Tesirleri

 

Muhterem kardeşlerim…

Bu ayki musahabe bölümümüzde günümüzün en büyük altın buzağısı haline gelmiş olan sosyal medyanın; insanlığa ve özellikle müslümanlara menfi tesirlerini irde- lemeye çalışacağız.

Rabbimiz celle ve âla hazretleri Kitab-ı Kerim’inde: “Bilmediğin şeyin ardına düş- me; doğrusu kulak, göz ve kalp; bunların hepsi o şeyden sorumlu olur.” (İsra 36) bu- yuruyorlar.

Bugün bu sosyal medya denilen olgu şuurlu bir şekilde kullanılmadığında dipsiz bir kuyu gibi insanı nereye götüreceği bilinme- yen bir araç haline dönüşüyor. Her zaman söylenilen klasik ifadelerden olan “Bir aleti iyi- ye kullanırsan iyi şeylere, kötüye kullanırsan kötü şeylere vesile olursun.” cümlesi aslında sosyal medya kavramı hakkında çok doğru olmamaktadır. Biz müslümanlar olarak bir şeyin faydalı veya zararlı olması konusunda baskın olan yöne bakmak zorundayız. Üzerinde durduğumuz şeyin az da olsa fay- dası var düşüncesiyle bu sosyal medya ko- nusunda duyarsız olamayız. Çünkü bu sos- yal medya meselesi müslüman toplumların tamamını tehdit etmektedir. Özellikle gelece- ğimizin  teminatı  olan  gençliğimizin ahlakını yozlaştırmaktadır. Bu açıdan baktığımızda zararlarımızın fazla olacağını kestirmemiz gerekmektedir. Biz bu makalemizde bahse- dilen zararları maddeler halinde yazıp izah etmeye çalışacağız.

1-Sosyal medyanın en zararlı yönü ahlakî yozlaşmayı körüklemesi ve bunun ne- ticesinde nesli bozmasıdır.

Bugün sosyal medya internet üzerin- den kullanılmaktadır. İnternet denilen ağ dünyamızı öyle sarmıştır ki, adeta dünya bir köy halini almıştır. Öyle ki binlerce kilomet- re uzaktan yüklenilen bir veri anında bizlere ulaşmaktadır. Bu veriye ulaşmak da bir bil- gisayarın veya akıllı telefonun tuşları kadar yakınlaşmaktadır. İşte bununla özellikle nes- lin muhafazasını en önemli ilke olarak be- nimsemiş olan İslam dinini ve müslümanları ahlaken bozmak isteyen şeytanın yandaşları tarafından çok kolayca bombardımana tabi tutulmaktadır. Özellikle cinsel içerikli siteler birinci planda İslam toplumunun ahlakını bozmak için kullanılmaktadır. Bu tip siteler toplumda çok fazla sakıncalı görüldüğünden kendini sağlama alan müslüman bölgelerde çok fazla etkili olamazsa tuzağın çeşidi de- ğiştirilmektedir. Arkadaşlık siteleri adı altında bayanların erkeklerle, erkeklerin de bayan- larla çok kolay irtibat kurmaları sağlanabi- liyor. Bu sayede bırakın bekar gençleri evli insanları dahi tuzağa çekebilmektedirler. Bu tuzağa da düşmeyen müslümanlara İslamî evlilik siteleri adı altında farklı biraz daha eh- ven gibi görülen tuzakları devreye koyuyor- lar.

Şurası unutulmamalıdır ki; İslam ahlakı denilince çok geniş bir mevzu anlaşılmalıdır. Fakat Rabbimiz Teala, Hazreti Âdem’den (as) Efendimiz’e (sav) kadar bildirdiği bütün ilahi emirlerinde kadın-erkek ilişkilerini ah- lakı en fazla bozucu özellik olarak ifade bu- yurmuşlardır. Çünkü temiz bir toplum ancak temiz bir nesille oluşturulabilir. İşte şeytan  ve avanesi bunu çok iyi bildikleri için insan nefsini genel olarak buradan vurmaya ça- lışmışlardır. Günümüzde şeytanın birinci aleti Siyonizm olduğu aşikardır. Diğer beşe- ri ideolojilerin tamamı bu şer odağı tarafın- dan pompalanmaktadır. Dolayısıyla müslü- man toplumları bozmanın en kestirme yolu olan cinsiyet olgusunu çok kullanmaktadır. Özellikle yaklaşık iki yüz yıldır çiğnenen mo dernleşme-batılılaşma sakızının birinci aleti kadınların özgürleştirilmesi ve Allah’ın Kita- bı’nda vurgulanan mahremiyet meselelerini ortadan kaldırmaya yönelik olmuştur. İşte iki asırdır çok uğraşıp kısmen başarıya(!) ulaştı- larsa da genel olarak bir başarı elde edeme- diler. Müslüman toplumlar bu mahremiyetler konusunda taviz vermeme gayretinde oldu.

Ancak bu sosyal medya illeti ortaya çı- kınca bütün kapalı ortamlar açılmaya başlan- dı. Çünkü bunu yapmak çok kolaydı. Tekno- lojinin nimetlerinden faydalanmak baskısıyla evlerimizin en mahrem yerlerine kadar girdi- ler. Çocuklarımız kendi odalarında “chat”leş- mekle başlayan ilişkilerini buluşmaya, yakın- laşmaya ve zinaya kadar götürdüler. Sadece çocuklarımız değil evli bayan veya erkekle- rimiz de bu illete tutuldu ve aileler birer birer dağılmaya başladı. Müslüman toplumların direği olan aile temelinden sarsılmaya baş- ladı. Boşanma oranları Avrupa’yı geçmeye başladı. Bu da sonuçta her türlü ahlaki yozlaşmanın önünü açtı.

 2-Temiz bilginin kirlenmesi. İnternet ağı veya diğer bir deyişle sosyal medya bilgi alışverişlerinin de sıklıkla yapıldığı bir alan haline gelmiştir. Sağlıktan spora, okul ders- lerinden akademik tezlere ve en önemlisi dini bilgilerin bazen bilinçli bazen de bilinçsiz her türlü bilginin kaynağı haline gelmiştir. Mese- lesinin bilincinde olan, iyi ile kötüyü ayırabi- len hocalarımız, âlimlerimiz ve bu hocalar ve alimlerden beslenen kardeşlerimiz için çok sorun olmayabilir. Fakat bir şeyler öğrenme- ye hevesli olan gençler, hiçbir altyapısı ol- mayan fakat dinini öğrenme gayretinde olan insanımız için çok tehlikeli bir kulvar olabilir.

Çünkü İslam dini her ne kadar kaynak eserlerle bize kadar tertemiz bir şekilde gelmişse de kötü niyetli insanlar veya sapık mezheplere inanan kişiler bu temiz bilgileri sanal alemde bozabilirler. Mesela bir müslü- man Hanefî mezhebinden olsa namazla ilgili meselelerini internetten araştırsa yanılabilir. Çünkü orda aktarılan görüşler Hanefî alim- lerinin görüşleri gibi gösterilip farklı görüşler yazılabilir. Meselesini alimlerle haledemeye- cek kadar bilinçsiz olan bir kimse o görüşün kaynaklarda doğru olup olmadığını anlaya- maz. Kötü niyetli kişi Şia’nın bir anlayışını yazıp altına kaynak olarak ehli sünnet kay- naklarından birinin adını yazsa bunu bahset- tiğimiz vasıftaki kişilerin ayıklaması mümkün olamaz. Sonuçta ehli sünnet olduğunu zan- nedip Şia, Selefilik, Mutezile gibi sapık mez- heplerin uygulamalarının doğru olduğunu sa- vunabilir. Bundan dolayıdır ki sosyal medya avam insanlar için İslamî bilgileri öğrenme aracı asla olmamalıdır.

3- Muannit ve nefsine uymuş insanların İslam’ın mahrem meselelerini kolayca ortaya dökmeleri. 

Malumunuzdur ki özel- likle tasavvuf dinimizin zühd ve takva boyutuyla alakalıdır. Dolayısıyla yapılan bu nevi- den ameller riyaya kapı açma- ması için gizli olmalıdır. Fakat bugün bu güzide yolun yolcu- su olduğunu söyleyen “müte- şeyhler” her türlü hallerini ka- meraya alıp sosyal medyada yayınlamaktadırlar.

Keramet diye insanları tasavvuftan soğutacak hallerini, aşırı coşup kendinden geçmelerini, kendilerini methedici sözleri insanların adeta gözlerine sokmaktadırlar. Oysa bu âli yolun gerçek mürşidleri bu hal- lerin gösterilmesinin hayızlı bir kadının hayız kanının bulaştığı elbisesini göstermekten utandığı gibi kerametleri açığa çıktığında utanmışlardır ve Rablerinden bağışlanma di- lemişlerdir.

Bu durumun bir başka boyutu da birbirleriyle çekişen veya bir meseleden dolayı farklı fikirlere sahip olan hocaların birbirleri hakkında rencide edici sözler sarf ettikleri konuşmalarını yine Youtub’a atarak insanla- ra göstermeleridir. Halbuki Rabbimiz celle ve âla Hazretlerleri Nisa Sûresi 59. ayeti kerime- de: “Eğer herhangi bir şeyde anlaşmazlı- ğa düşerseniz; Allah’a ve ahiret gününe gerçekten inanıyorsanız, onu Allah ve Ra- sulü’ne arz edin. Bu, daha iyidir ve sonuç bakımından da daha güzeldir.” buyuruyor.

Bu kendilerince İslami ilimleri yuttukla- rını söyleyen insanların hepsinin bağlı bulun- dukları bir cemaatleri ve bu cemaatin önderi veya önde gelen alimleri var. Meselelerini önce bu mercilere götürmeleri ayeti kerime- de buyurulan Allah’a ve Rasulü’ne götürmek- tir. Bunu yapmayarak işi hakaretlere vardıracak kadar yanlış konuşmalar yapmak abesle iştigaldir ve bu kişileri örnek almaya çalışan gençlere ihanettir.

4-Zamanın boşa harcanması ve iba- detlerin azalması.

Sosyal medya insanımızı öyle bir kıs- kaca almış ki, âdeta hayatın olmazsa olmazı durumuna gelmiştir. Çocuklarımız ve genç- lerimiz saatlerce oyun oynama, film seyret- me, müzik dinleme gibi, yetişkinlerimiz de en ehven şekliyle haber takip etme, arkadaşlık ilişkilerinde bulunma, siyaset adamlarını ve bunların parti faaliyetlerini takip etme gibi meşguliyetlere o kadar dalmışlardır ki, evler- de, işyerlerinde, hatta ibadet yerlerinde buna devam etmektedirler. İnsani ve imani ilişkiler tamamen ortadan kalkmış, bir araya gelen akraba-eş-dost meclislerinde sohbet kalma- mıştır. En kötü tarafı ise ibadetler kısaltılma- ya, ertelenmeye hatta terk edilmeye başlan- mıştır. Namazlar paldır küldür, yerine göre sünnetleri terk, nafile ibadetler ise tamamen unutulmaya başlanmıştır.

Eskiden gece ibadetleri yapan der- vişler şimdilerde sabahlara kadar istihbarat merkezleri gibi bilgi toplamaya, sonrada vak- ti girdi girmedi bakmadan sabah namazını kılıp yatmaktadırlar. Çünkü gündüz o bilgile- ri görüştüğü kimselere aktarması elzem bir meşguliyettir. Bunları yaparken asıl kendisi ile ilgili istihbaratı toplayan melekleri unut- maktadır. Üzücü olanı ise bunları yaparken yanlış bir şey yapmadığını zehebine kapılmasıdır.

Ebu Hureyre’den (ra) şöyle rivayet  edilmiştir: Rasulullah (sav) şöyle buyurdu:

 Allah Teala buyurdu ki: “Kim benim bir dostuma düşmanlık ederse ben ona savaş ilan ederim. Kulum, kendisine farz kıldığım şeylerden bana daha sevimli bir şeyle yaklaşmamıştır. Ve kulum durma- dan nafilelerle -ben onu sevinceye kadar- bana yaklaşır. Onu sevdiğimde; işiten kulağı, gören gözü, tutan eli ve yürüyen ayağı olurum. Benden bir şey isterse mut- laka ona veririm ve bana sığınırsa mutla- ka onu korurum.” (Buhari)

Büyüklerimiz bizlere bu hadis-i kudsiyi sürekli hatırlatmaktadırlar. Bilmemiz gerekir ki, yaradılış gayemiz sadece Allah’a kul olmaktır. O’nun bize olan yakınlığını hissedip bir an dahi gaflete düşmemektir.

 Netice olarak bu maddeleri çoğaltmamız mümkündür. Sosyal medya denilen olgunun toplumumuza ver- diği zararlar sayılamayacak kadar çoktur. Şurası da aşikardır ki, bun- dan tamamen kurtulmak, uzak dur- mak mümkün görünmemektir. Bize yakışan bunu lazım olduğu kadar kullanmaya çalışmaktır. Seçimimi- zi güzel yapmamızdır. Ailemize, çocuklarımıza, arkadaşlarımıza, ihvanımıza ve en önemlisi Allahı- mıza (cc) gerektiği kadar zaman harcadıktan sonra sosyal medya ile ilişkilerimizi devam ettirmeliyiz.

 Bunun da çözümü “Ettekra- ru ahsen velev kâne yüz  seksen.” tekerlemesinde belirtildiği gibi değil yüz sek- sen, yüz seksen bin kere de olsa diyoruz ki, mürşidi kamillerin sohbet meclislerine devam etmektir. Çünkü insan eğitilmesi gereken bir varlıktır. Ayrıca insanlar farklı fıtratlarda ya- ratılmıştır. Her meselede kabiliyetli olamaz. Her işin ehli olduğu gibi insan eğitiminin de ehil kişiler tarafından, fıtratına ve kabiliyetine göre yapılması gerekir. Çünkü insan içerisin- de kendine düşman bir varlık olan nefis taşı- maktadır. Nefsini tanımadan bir uğraşın içine girdiğinde onu nasıl, ne kadar, nereye kadar kullanacağını bilemeyebilir. Bunun içindir ki, nefsin mahiyetini bilen ve ona göre terbiye metodları geliştirmiş olan insanı kamillerin terbiyeleri altında hayatımızı Allah’ın rızası doğrultusunda devam ettirmeliyiz. Aksi tak- dirde konumuzun bahsi olan sosyal medya gibi asrımızın altın buzağılarının tasallutun- dan kurtulamayız. Dolayısıyla da Rabbimize layık kul olamayız.

Cenab-ı Hak ümmet-i Muhammedi her türlü manevi hastalıktan beri eylesin. Elimiz- deki bütün imkanları O’nun (cc) rızası doğrul- tusunda kullanabilmeyi nasip ve müyesser eylesin.

 

Yazar: Vahdettin ŞİMŞEK

 

 

gh logo           rahiask gri         rahiask logo             google play

Top
bursa escort , escort bursa , izmit escort , van escort