JoomlaLock.com All4Share.net

TASAVVUFUN İNSAN HAYATINA KAZANDIRDIKLARI

Bu ayki konu başlığımız “tasavvufun insan hayatına kazandırdıkları” olacak, inşaallah…

Bu vesileyle büyüklerimizin tasavvuf hakkındaki görüşleriyle başlayalım istedik. Onların bakış açısıyla meseleye bakmak, en kestirme yoldur, diye düşünüyoruz.

Osman Bedruddin Erzurûmî (ks) Hazretleri tasavvufun tarifini “İçi, derûnu kötü ahlâktan temizlemek, iyi ahlâk ile muttasıf olmaktır.” şeklinde yapıyorlar.

Evet, yukarıdaki tariften de anlaşılacağı gibi tasavvuf kalbin amelidir. İnsanın sadece zâhir hâllerini değiştirmesi değil, bâtınını da temizlemesidir. Yani zâhirde iyi bir insan olma gayretini devam ettirirken, iç dünyasında da bunu kendisine kabul ettirerek yapmanın adıdır tasavvuf.

Buna örnek verecek olursak; bir mü’min insanların çoğunluğunun kabul etmediği bir ahlâksızlığı, insanlardan çekindiği için yapamaz. Bu güzel bir şeydir. Yani hayâ insanda olması istenilen bir duygudur. Fakat asıl istenilen ve önemli olan halktan uzakta, nefsiyle baş başa kaldığında da aynı itinayı göstermesidir. Önemli olan budur. İşte bu, basit şekliyle insanın bâtınen de ahlâkî davrandığının işaretidir.
Bu toplumsal ilişkilerde böyle olduğu gibi ibadet hayatında da aynıdır. Yani bir mü’min, Rabbi’ne ibadet ederken, halkın içindeki duyguları neyse, aynısını yalnız başınayken de hissedebilmesi kemâldir. Başka bir deyişle insanın bâtınındaki kemâl durumu hangi konumdaysa kalabalıkta veya tenhada durumu aynı olur. Eğer bâtınının temizlenmesi için gayret etmemiş, sadece zâhirine ehemmiyet göstermişse yapacağı her amelde yapmacıklık olacak, kandırmaca, riyâ, kibir gibi ahlâk dışı hallere düşecektir ve bazen bunların farkına bile varamayacaktır.

İmam Efendi Hazretleri’nin tasavvufun mevzusu olarak da; “Gafletten sakınarak her an huzûr-i ilâhide olduğumuzun idrakini iktisâb ve istihsâl etmektir.” buyurması, aslında yukarıda izaha çalıştığımız mânâ ile ilgili konuyu daha net açıklamaktadır. Çünkü insan yaratılış itibariyle Hâlık-ı Zü’l-Celâl Hazretleri’nin muhatabıdır. Yani yaptığı her işi insanlarla birlikte yapsa bile sorumluluğu Rabbi’ne karşıdır. Tüm hesabını ilâhi adalete verecektir. Kul Rabbi’ni unutur, O’ndan yüz çevirirse her yönüyle zararlı bir insan hâline gelir.

Bunu İslâm çerçevesinde değerlendirdiğimizde, sadece zâhiri amellere yönelip her daim Rabbi’nin huzurunda olduğunu unutup gaflette olursa böyle bir Müslüman da yine zararlı hale gelebilir. Çünkü insan idrakinin temeli kalbden gelen anlayışlarla şekillenir. Eğer kalb Hakk’a karşı gaflet halindeyse nefsin iğvaatları insanın idrakini farklı cephelere yönlendirebilir. Zâhir amelleri işlemeye muvaffak olduğu halde kötü ahlâk sahibi olmak bundan dolayı olur.

Örnek verecek olursak, namaz kıldığı halde rüşvet alan bir memur, takva olmak amacıyla çokça ibadet ettiği halde gözünü kırpmadan insan hayatına kasdeden cani, en basiti yaptığı amelleri büyüklenme vesilesi kılan âbid... İşte bunlar amellerine öz katamadıkları için yaptıkları fayda vermeyen Müslüman örnekleridir. Bu ahlâka sahip insanlar sonuçta toplumun bozulmasına sebep olurlar. Hem kendilerine zarar verirken hem de çevrelerine zarar verirler.  

Yine İmam Efendi (ks) buyuruyorlar ki; “Tasavvufun faydası; nefsânî rezilliklerden temizlenerek insanı kâmil olmak ve kulun Mevlâsı’na layık olmasıdır.”

İşte bu manadan dolayıdır ki; tasavvuf insanı gerçek bir şahsiyet sahibi yapar. Çünkü insanın her açıdan hem kendine hem de topluma karşı faydalı olabilmesi için Hakk’ın murâdına uygun bir hâle gelmesi gerekir. Cenâbı Hak, Hazreti Âdem Aleyhi’s-selam’ı yaratıp, ona halifelik vazifesini verdiği zaman nefsini tezkiye etmesi ve yeryüzüne sulh getirmesi için emirlerini ve yasaklarını bildirdi. Âdem (as) bunu başarmaya gayret ederken zâhirinde ve bâtınında mükemmel insan modelinin ilk numunesi oldu.

Daha sonra Âdem’in (as) nesli iki yoldan yeryüzünü idare etmeye başladılar. Bir kısmı Hakk’ın tüm emirlerini nefislerinin arzularına tercih ettiler ve yeryüzünde adalet ve nizamın temsilcisi oldular. Bir kısmı ise nefislerinin arzularını Hakk’ın emirlerine tercih ederek yeryüzünde fitne ve fesada sebep oldular. Bu, her dönemde hak ve batıl mücadelesi olarak devam etti. Bu günde el-an devam etmektedir.

Anlaşılması gereken şudur ki, Hak Teâlâ Hazretleri’nin razı olduğu bir hayat tarzının hâkim olması ancak murâd-ı ilâhiyi anlamış insanların yetişmesi ile mümkündür. Bunu sağlayacak olan da model insan yetiştirmek için gayret sarf eden tasavvuf müesseselerinin varlığıdır. Rabbimiz rızası için ‘halka hizmet Hakk’a hizmettir’ düsturuyla hareket eden örnek bir insanı kâmil nesli yetiştirmek tasavvufun gayesidir. Tasavvufun öncelikli olarak insan merkezli olması bu gayenin tezâhürü içindir.

Bunun için tasavvufta ferdiyetçilik esastır. Bir insanı kâmilin yetişmesi, bütün âlem için saadet kaynağıdır. Çünkü gerçek mânâda Rabbi Zü’l-Celal Hazretleri’nin muhatabı onlardır. Bizler anlasak da anlamasak da Cenâbı Hak işlerini onların eliyle yürütür. Cenâbı Hak mahlûkatın rızıklarını dahi onların hürmetine verir.

İşte tasavvuf, insanı kâmillerin eli ile yukarıda bahsedilen masivadan arınmış, temizlenmiş Hakk’a kulluğun dışında hiçbir şeye rağbet etmeyen, hem kendiyle hem de halkla barışık insanlar yetiştiren ve bu vechesiyle İslâm’ın ruhu olan bir müssesedir.

Bu müessesede yetişen insanlar:

1- Ehli muhabbet olurlar; Hâlıkı’nı ve O’nun yarattıklarını severler. Yaptığı her ameli sevgi mayasıyla yoğururlar. Sevgisiz yapılan her iş doğru yapılsa bile onlara eksik görünür. Dolayısıyla Hakk’ın onları sevmesiyle halk da onları sever ve onlara yaklaşarak ilâhi muhabbeti öğrenirler.

2- Fedakâr olurlar; her türlü nimetin Rabbleri’nden geldiğini bilir ve O’nun için hiçbir fedakârlıktan sakınmazlar. Gerektiğinde mallarını ve hatta canlarını çekinmeden verirler. Hakk’ın emirlerini ve yasaklarını halka anlatmak için gerektiğinde eşinden, dostundan ve vatanından vazgeçerler.

3- Sehâvet sahibidirler; Rabbi’nin ikram ettiği nimetlerden O’nun yolunda sarf ederler. Kendileri aç kalsalar bile garip ve yoksulları gözetirler.

4- Cefâkeştirler; uğradıkları her türlü eza ve cefâyı Rableri’nin imtihanı olarak görür ve sabrederler. Asla isyankâr olmazlar. Başlarına gelen musibetleri Rabbi’nin kendisiyle alışverişi olarak görür ve memnun olurlar.

5- Vefakârdırlar; Rabbi’ne ve insanlara karşı her zaman vefalı davranırlar. İnsanlardan zarar görecek dahi olsalar, O’nunla bir hukuku varsa görmezden gelirler. İnsanlar onları terk etse bile onlar kimseye sırtını dönmezler.

6- Şefkatlidirler; insanların hep iyiliğini isterler. Hiç kimsenin Rabbi’ne isyan edip ateşe gitmesine razı olmazlar.

7- Sadıktırlar; hiç bir dünyevi güç onları Hakk’ın rızasından ayıramaz. Hak’tan gelen her emri sorgulamadan kabul ederler.

8- Doğrudurlar; doğru kelimesi dahi onların yanında eğri kalır. Başlarının gideceğini bilseler doğruluktan ayrılmazlar.

9- Takvadırlar; Allah Azze ve Celle’den en çok onlar korkarlar. Çünkü onların korkusu Hakk’ın gönlünden düşme korkusudur. Onlarda sevgiden neşet etmiş bir korku bulunur. Amellerini hep bu terazide yaparlar.

10- Mücahiddirler, Gerektiğinde Hakk’ın emri çiğnendiğinde, Hakk’ı tutup kaldırmak için cihad ederler.    

İşte hususiyetlerinden sadece birkaç tanesini yazabildiğimiz bu numune şahsiyetler, bu özelliklerini ancak tasavvuf vesilesiyle kazanmışlardır.

Bu da elbette mürşidsiz olmaz. Yani baştan beri anlatmaya çalıştığımız muradı ilâhiye muntazır bir insanın yetişmesi, yukarıdaki özelliklerin ve daha birçok güzel huyların insanda olgunlaşması ancak bunları kendisinde barındıran ve irşad ehliyetine sahip bulunan bir mutasavvıf şahsiyetin terbiyesiyle gerçekleşebilir. Böyle insanların terbiyesi sonucunda kemâlât kesbedenlerin sayısı ne kadar fazla olursa dünya nizamı da o kadar düzgün olur.

Tekrar edecek olursak bütün bunları insana kazandıran tasavvuf terbiyesinden başka bir şey değildir.

Önümüzdeki ayki yazımızda da inşaallah tasavvufun toplum düzenine katkılarını incelemeye çalışacağız, inşaallah.

Allah’a (cc) emanet olunuz.

GÜLZÂR-I HÂCEGÂN DERGİSİ'NİN 2013 MART SAYISINDA YAYINLANMIŞTIR

 

gh logo           rahiask gri         rahiask logo             google play

Top
bursa escort , escort bursa , izmit escort , van escort