JoomlaLock.com All4Share.net

TEVAZU ve MERHAMET SENFONİZMASI

Tevâzu ve vakar


Tevâzu, sözlükte alçak gönüllü davranmak, gururunu kırmak, "alâ" harfi ceriyle (... de, hakkında) anlaşmak, uyuşmak, hemfikir olmak anlamlarına gelir. İsmi fail kalıbında mütevâzi olmak, sıradan, önemsiz miktarda ve az anlamlarında kullanılmaktadır.


Ahlâkî bir davranış olarak tevâzu, alçak gönüllülük, kendisinden aşağıda olanlara küçük muamelesi yapmamak, onları hor ve hakir görme mek ve onlara büyüklük taslamamak demektir.


Mütevâzilikte aranacak en önemli özellik vakur olmaktır. Vakar; ağırbaşlılıktır, mevki ve haysiyetini gereği gibi korumaktır.


Vakarın bulunmadığı mütevâzilikte zillet ve meskenet vardır. Mütevâziliğin bulunmadığı vakurlukta ise kibir ortaya çıkar. İslam, tevâzu ve vakar sahibi olunması hususunda birçok tavsiye ve öğütte bulunmaktadır.


Mütevâzi olmak, çirkin ve kötü davranışlara tahammül göstermek, aşağılanmalara razı olmak; zalimlere gösterilen zillet ve meskenet değil, zayıflara gösterilen af, merhamet ve müsamahadır. Korkarak boyun eğeceğimiz tek varlık Allah’tır: “Allah katında en değerliniz, en çok Allah’tan korkanınızdır.” (49:13). İnsanların ne birbirlerine karşı büyüklük taslaması, övünmesi ne birbirlerini hor ve hakir görmesi ne de zillete ve meskenete razı olması doğru değildir. Kendisini överek ve böbürlenerek yaşayanları ne Allah sever ne de kulları. Allah, “Siz nefislerinizi övmeyiniz, kimin müttakî olduğunu Allah daha iyi bilir.” (53:32) buyurarak insanların mütevâzi olmasını istemektedir.

Merhamet varlığın ilk mayasıdır

Merhamet varlığın ilk mayasıdır. Onsuz, her şey bir bulamaç ve kaostur. Her şey merhametle var olmuş, merhametle varlığını sürdürmekte ve merhametle nizam içindedir. Gökler ötesinden gelen merhamet mesajlarıyla, yer, düzene kavuşmuş; semâ tesviye görmüştür.

Makroâlemden mikroâleme kadar her şey, hayranlık uyaran bu âhenge ve çelik çavak işleyişe merhamet sayesinde ermiştir. Bu hareket ve işleyişte her şeyin, ebedî var oluşta kazanacağı hâl ve alacağı durumun provası yapılmaktadır. Ve bütün varlıklar bu istikamette bir çırpınış içindedir. Her çırpınışta nizam ve intizam nümâyân, her sıçrayışta merhamet şûlefeşândır. Titreyen havanın letâfetinde, raks eden suların kıvrılışında, burnumuzun dibine ve ayağımızın ucuna kadar gelen bu dâsitanî rahmeti görmemek mümkün mü?


Bulut, merhametten kanatlarıyla başımızın üstünde dolaşır durur. Yağmur, kemer kuşanmış süvarî gibi, onun dölyatağından kopup imdadımıza gelir. Yıldırımlar, şimşekler binbir taraka ile, o gizli rahmetten muştular getirir. Ve âlem her şeyiyle 'Rahmeti Sonsuz' adına bir gazelhân olur. Karalar ve denizler; ağaçlar ve otlar, yüz yüze ve diz dize, ayrı ayrı söz ve nağmeleriyle merhamet türküsü söyler durur. Şu solucana bakın! Ayaklar altında ve kendi hesabına alabildiğine merhamete muhtaç; ama o, bu hâliyle pek çok şeye merhamet etme yolunda, yorgunluk bilmeyen bir yolcudur. Şefkatli toprakona bağrını açar. O da, bu sıcak kucağın her avuç toprağına yüzlerce döl bırakır. Ve, toprak ana bununla havalanır, bununla kabarır ve her yanıyla pişer ve olgunlaşır. Toprak solucana, solucan da toprağa rahmet; ya gübre olsun diye otu/kökü yakan nâdânlara ne demeli? Zavallı insan! Hem toprağa hem de solucana merhametsizlik ettiğinin farkında bile değildir...!


Bir de binbir çiçeğe cilve çakan şu arıya ve kozasına gömülüp kendini hapseden ipekböceğine bakın! Merhamet orkestrasına uyma uğrunda, neleri göğüslüyor ve nelere katlanıyorlar. İnsana bal yedirmek ve ipek giydirmek için bu koçyiğitlerin çektikleri sancıyı görmemek elden gelir mi? Ya, yavrusunu kurtarmak için başını köpeğe kaptıran tavuğun, nasıl bir şefkat kahramanı; açlığını yutup, bulduğu şeyleri yavrusuna yediren aç canavarın, nasıl ayrı bir babayiğit olduğunu hiç düşündünüz mü...?


Bu âlemde her şey, ama her şey, merhamet düşünür, merhamet konuşur ve merhamet va'deder. Bu itibarladır ki, kâinata, bir merhamet senfonizması nazarıyla bakılabilir. Ayrı ayrı ses ve soluklar; tek ve çift bütün nağmeler, öyle bir ritm içinde akıp akıp gider ki, bunu görmemek ve anlamamak kabil değil. Ve sonra bütün şu parça parça acıma ve şefkat etmelerin arkasında, bu esrarlı koroya hükmeden, her şeyi çepeçevre sarmış geniş rahmetin sezilip hissedilmemesi...


Veyl olsun bunlardan bir şey anlamayan talihsiz ruhlara...!


Kerem takvada, şeref tevazuda

Peygamber-i Zîşan (sav) Efendimiz buyuruyorlar ki: “Tevazu sahiplerini ne zaman görürseniz; onlara karşı mütevazı olunuz. Kibirlilere karşı kibirli olunuz ki, alçaklıkları ve aşağı oldukları meydana çıksın.”


Tevazu bir insandaki faziletin en bariz belirtisidir. Mütevazı insanlar çevrelerindeki sevgi-saygı halkasını; her mütevazı davranışlarıyla biraz daha genişletirler.


Tevazu büyük insanda görülür. Büyük insanın düşmanı çok olur. Ama tevazu, düşmanları dost eyler. Bunun en güzel misâlini Peygâmber-i Zîşan (sav) Efendimiz’in hayatında görürüz: Efendimiz’in yahudi olan kadın komşusu, Efendimiz’e her gün diliyle hakaretler yağdırıyordu. Hiç bir cevap alamayınca işi azıttı yahudi kadın. Bu defa Efendimizin mübarek yoluna dikenler, çalılar koymaya başladı. Bu dikenler Efendimiz’i (sav) rahatsız ediyordu ama; O, güzel ahlâk timsâli hiç bir kötü mukabelede bulunmuyordu. Bir gün yahudi kadın hastalanmıştı. Resûli Zîşan (sav) sanki bir şey olmamış gibi yahudi komşusuna ‘geçmiş olsun’a gitti. Yahudi kadın gözlerine inanamıyordu. Diliyle ve eliyle bunca eza, cefa ettiği o büyük İnsan ziyaretine gelmişti. Yahudi kadın hasta yatağından kalkarak Peygamberi Zîşan (sav) Efendimiz’in ayaklarına kapanarak af diledi ve Müslüman oldu.


Bu ibretli olay bize tevazunun zaferini gösteriyor. Aynı zamanda şunu da anlıyoruz ki; komşularımız ne kadar kötü olurlarsa olsunlar biz onlara karşı tevazu gösterir, gerektiğinde ziyaretlerine gidersek; kötüleri kendi nefislerinden utandırmış oluruz. Bununla beraber kibirli, yine de kibirliliğine devam ederse; elbette vakârımızdan bir şey kaybetmeden yukarıdaki Hadîs-i Şerif’e uyacağız.


Tevazu yüce ruhlu insanların vasfıdır. İnsan ve diğer canlıların yaşaması için anasır-ı erbaa dediğimiz dört nesneye ihtiyaç vardır. Bunlar: Güneş, hava, su ve topraktır. Su; yüce dağlardan çıkar ama enginlere doğru akar, vadilerde sakinleşir ve alçacık denize ulaşır.

İnsandaki en yüce kaynak da İman'dır. İman'ın doruğu teslimiyet'dir. Teslimiyetten tevazu doğar. Mütevâzi insan; sevgi vadisinde gönül deryasından İlâhî Rahmet incisi olan merhamet saçar çevresine.

Aç olanı doyurmak, susuz olanı içirmek, çıplak olanı giydirmek, işsize iş bulmak, câhile ilim öğretmek, manevî körlere hakikat ve saadet yolunu göstermek, dertlilerin derdine göre deva bulmak, borçluya borcunu ödemede yardımcı olmak, zâlime dur deyip mazluma yardımcı olmak, İlâhî emre itaat edenlere gayret vermek, karşı gelenlere mani olmak ve en başta nefsinin meşru olmayan arzularına gem vurmak. İşte bunların  hepsi  merhametin  belirtisidir.

Güneş dağların arasındaki vadilerden doğar sabahları. Doğarken ısı ve ışığı azdır. Yükseldikçe ısı ve ışığı artar, ürünleri olgunlaştırır ve dolgunlaştırır. Yükseklerden gelen güneşin ışık ve ısısı. İşte, mütevâzi insan, zenginleştikçe fakire yaklaşır, yardımlarıyla fakirin karanlık dünyasını aydınlatır. Mütevâzi insan, ilimde yükseldikçe; cahili horlamaz da bilâkis ona yaklaşarak karanlık gönlünü aydınlatır. Mütevâzi insan mevkide yükseldikçe gönlünü alçaltarak her insanın işini görerek esas tahtını gönüllerde kurar.


Havasız yaşanmaz, hava gözle de görülmez. Ama her nefeste varlığı hissedilir. İşte mütevâzi insanın da ne gözle görülür makamı ne de üzerinde nişanı yoktur. Ama çevremizde mütevâzi insanlar olmasa hayatın kahrı çekilir mi? O mübarek insanların varlığı; her güzellik ve iyilikte hissedilir. Çünkü bütün manevî güzellik ve iyilikler onların eseridir.


Anasır-ı erbaa'nın dördüncüsü topraktır. Her türlü pisliği toprağa atarız. Bununla beraber hayatımızı devam ettirmek için her şeyi topraktan temin ederiz. İşte mütevâzi insan da; her şeye bedel olan tek şeyi memnuniyet ve rızayı yalnızca Allah’tan bekler de İnsanlardan gördüğü her türlü kötülük ve hakarete karşı, yine insanlar için maddi ve manevi bütün gücüyle çalışır. Gücü hiçbir şeye yetmezse hayır duada bulunur.

Bu husustaki en güzel misâli yine yüce Peygamberimiz Efendimiz’de (sav) görüyoruz:

Taif dönüşü: Taif’liler çapulcularını toplayıp O, ulu Allah sevgilisini taşlatmışlardı. Bu yüzden mübarek ayakları kan içinde kalmış, yürüyemez hale gelmişti. Bütün bunlara rağmen “Yüce Rabbim, onlar hakikati bilmiyor onlara hakikati göster” diye hayır duâ etmişti. Meyveli ağaçların meyvesi olgunlaştıkça dallarını yere sarkıtır meyvesiz kavağa inat. Kafası ilim, kalbi iman, gönlü hikmet dolu kutlu kişiler; bunlardan mahrum bomboş kibirlilere inat herkese tevazu kanadını açarlar.

Çınarı ululaştıran asırlık yaşı değil; tevazu ile yanlara uzattığı dallarının altında serinleyerek ferahlayanların çokluğudur. Bütün yaratıklar tevazu ile; yaratan Yüce Rablerine tevazu ile tenzih ve tesbih ederler.

En güzel ve açık misâli bitkiler de görürüz. Asırlık çınarlardan, boyu güzellere sembol olan selvilere, narin/küçücük maydonoz dalına kadar hiçbir ağacın dalı dimdik değildir. En doruktaki dallara bile dikkat edecek olursak muhakkak sağa ve sola eğik olduğunu görürüz. Tefekkür edenler için bunda ne büyük hikmetler gizlidir.

Bitkiler de böylesine gözle görülür tevazu olursa; Yüce Rabbimizin nimetlerine sayılamayacak kadar çok fazla mazhar olan biz insanların daha fazla tevazu göstermemiz gerekir. Ve tevazunun en üstününe benlikten kurtulup; Yüce Rabbimîzin emirlerini yapmakla ulaşırız. Mütevâzi insan Rabbinin emirlerini yerine getiren insandır. Çünkü yukarıdan beri saydığımız tevazu ve merhametin belirtileri hepsi de Rabbimizin emirlerinin içinde toplanmıştır.

Mevzuumuzu şu hadis-i şeriflerle tamamlayalım:

“Kerem takvada, şeref tevazuda, zenginlik iyi tanımaktadır.”

“Acizlikten değil, bile bile tevazu yapana, topladığı malı günaha harcamayana, düşkünlere acıyanlara, âlimler ve akıllılarla oturanlara saadetler olsun, müjdeler olsun.”

Yüce Rabbimiz cümlemizi yukarıdaki Hadis-i Şerifte belirtilen sıfatlara mazhar olacak kullarından eylesin. Amîn!..


GÜLZÂR-I HÂCEGÂN DERGİSİ'NİN 2008 EYLÜL SAYISINDA YAYINLANMIŞTIR

 

gh logo           rahiask gri         rahiask logo             google play

Top
bursa escort , escort bursa , izmit escort , van escort