JoomlaLock.com All4Share.net

ŞEYDA BÜLBÜLÜN ZİKRİ

bulbul

Şeyda Bülbülün Zikri - Mine ŞİMŞEK

Sayı : 100 - Nisan 2016

 

Şeyda Bülbülün Zikri

 

Hamd ve senalar yüce Mevlamıza olsun ki O (cc) yerin ve göğün tek sahibidir, insanı var eden ve Efendimiz’i (sav) bizlere rahmet olarak gönderendir. Yaratılanların en değerlisi en yücesi olan mahza şefkat ve merhamet olan Efendimiz Hazreti Muhammed Mustafa’ya mahlukatın nefesleri sayısı adetince salat ve selam olsun.

Bugün kervan çıkmış dost illerinden,
Ötme bülbül ötme yar dertli dertli.
Bülbüller ayrılmış nazlı gülünden,
Ötme bülbül ötme yar dertli dertli.

Cümle ihvan geldik senin semtine,
Terk-i edeb ile girdik Beyti’ne.
Çaresiz tununduk nurlu kulpuna,
Ötme bülbül ötme yar dertli dertli.

Kişi sevdiğini zikredip anar,
Aşık maşuğundan bir bade umar.
Hâce bu sevdayı haşre dek güder.
Ötme bülbül ötme yar dertli dertli.

Nefehatu’l-Harameyn, Yakub Hâşimî

İbrahim’i (as) ateşe attıkları zaman, bütün melekler kuşlar hatta vahşi hayvanlarlar bile ağlaştılar ve etrafında toplandılar. İbrahim’e bir yardım edebilmenin çaresini aradılar. Bunların arasında zayıf bir bülbül yavrusu vardı. Bu kuş da ağlayarak kendini ateşe atacağı sırada Hak Teala (cc) Cebrail’e buyurdu ki: “O kuşu tut ve dileğini sor.” Cebrail sorunca, kuş: “Halilullah’ı ateşe atıyorlar mademki kurtarmaya kadir değilim bari onunla beraber ben de yanayım.” dedi. Hak Teala buyurdu ki: “O kuşun benden dileği nedir?” Bülbül şöyle arz etti: “Benim dünyada Hak Teala hazretlerinin adını anmaktan başka arzum yoktur. Bin bir isminin olduğunu işittim.Yüz birini biliyorum dokuz yüz ismi şerifini de bilmek istiyorum.” dedi. Hak Teala kuşun isteğini yerine getirdi, şimdi sahralarda feryat eden bülbül Hak Teala’nın ismini zikretmektedir. Nemrut’un ateşi İbrahim aleyhisselama gülistan olunca bülbül gül ağacına konup nağmeye başladı. O zamandan kıyamete kadar güllere muhabbet etti ve aşık oldu.

Yukarda geçen bülbülün kıssasını okurken zikrin önemini düşünmeden edemedik. Bir kuş ki Allah’ın esmasına muhabbet duyarken zikri ile meşgul olurken bizler günde kaç kere Hak Teala Hazretleri’ni hakkıyla düşünüp zikredebiliyoruz? Oysa Kur’an-ı Kerimi’nde Rabbimiz bizlere zikir etmenin önemini ve faydalarını bildirmiştir. Bunlardan örnekler verecek olursak:

1) “O salat tamamlandığında arza yayılın, Allah’ın fazlından talep edin ve Allah’ı çok zikredin. Umulur ki kurtuluşa erersiniz.” (Cuma 10)

2) “Şu halde Beni anın ki Ben de sizi anayım ve Bana şükredin Bana karşı nankörlük etmeyin.” (Bakara 152)

3) “Bunlar iman edenler ve gönülleri Allah’ın zikri ile sükunete erenlerdir. Bilesiniz ki kalpler ancak Allah’ı anmakla huzur bulur.” (Rad 28)

4) “Ve kim Rahman’ın zikrinden gafil olursa şeytanı ona musallat ederiz. Böylece o onun arkadaşı olur.” (Zuhruf 36)

5) “Rabbini içinden yalvararak ve korkarak yüksek olmayan bir sesle sabah akşam zikret ve gafillerden olma.” (Araf 205)

Allah dostları ise zikrin güzelliğini ve faziletini tarif buyururken:
Zikir, marifet yolunun esası, ibadetin özü, imanın alameti ve Allahu Teala’nın kapısını çalmaktır. Zikir cehennem ile kul arasında perdedir. Zikirden maksat, anmak, hatırlamak, yad etmek demektir. Yadedilmeye anılmaya en layık olan Hazreti Allah’tır (cc), diye açıklamışlardır.

Bir hadisi şerif de Peygamberimiz (sav): “Bir topluluk Allah’ı zikretmek için oturursa melekler onları kuşatır, rahmet onları kaplar. Üzerlerine sekinet (huzur ve feyiz) iner ve onları melekler zikreder.” buyurmuştur. (Müslim, Zikir, 25-30)

Başka bir hadisi şerifde: “Allah’ı zikredenle zikretmeyenin farkı diri ile ölünün farkı gibidir.” buyrulmuştur. (Buhari, Devaat, 67)
Hâce Hazretleri zikir ile ilgili bir sohbetlerinde: “Çok zikredin arkadaşlar! Kalbinizle, hareketlerinizle Allah’ı zikredin. Allah için yaptığınız her hareket zikirden sayılır. Eğer Allah için ise, ağlasanız zikir olur, gülseniz zikir olur, yeseniz-içseniz zikir olur. Allah’ı namazla zikir edin, oruçla zikir edin, Kur’an tilavetiyle zikir edin, sadaka vererek zikir edin. Birbirinize tebessüm ederek zikir edin ve onun esma-i İlahisi’ni terennüm ederek zikir edin.

Efendimiz buyurmuş: “Allah’ı öyle zikredin ki size deli desinler.” Öyle zikret ki sen, derdin gönlünde aşkın olsun. Yabancı olan, senin halini bilmeyen sana deli desin.

Ko desinler bize deli,
Usludan yeğdir delimiz
diyor Yunus Emre. Yani bize deli desinler ama bizim delimiz onların uslularından akıllıdır.

Hadisi kudside buyurmuş Cenabı Mevla: “Her kim zikrediyorsa biz onunlayız. Onun meclisindeyiz, onunla arkadaşız. Sana ne derlerse desinler, sen zikret ey kulum. Sen Allah’ı zikret. Sen Allah’ı böyle cemaatle zikredersen Allah’ta seni bu cemaatten daha hayırlı bir cemaat ile zikreder. Sen Allah’ı nefsinde zikredersen Cenabı Hak seni yüceltir, gizli olarak kendi kudretiyle seni zikreder. Sen ferah gününde, geniş gününde, Allah’ı zikredersen Allah seni darlık gününde, sıkıntılı anında mahşerde unutmaz hatırlar seni zikreder.” buyuruyor.

Hâce Hazretleri’nin bu sohbetlerinden anlaşılıyor ki, zikir derken sadece “Allah” kelimesini kalben veya sesli söylemekle iş bitmiyor. Bizim ibadetlerimiz de zikirdir. Allah için yapmış olduğumuz her şey zikirdir. Hakk’ın kudretini yarattıklarını düşünmek zikirdir. Bir güle baktığımızda güzelliğinden dolayı sevebiliyoruz. Cenabı Hakk’ın güzelliğini de O’nun yarattıklarına, sanatına bakarak şeyda bülbül misali biz de sevebiliriz, aşık olabiliriz inşallah. Anamızı, babamızı, evladımızı, seviyoruz o sevgiyi veren elbette Hz. Allah’tır. Yediğimiz yemekleri, içtiğimiz tatlı suyu binbir çeşit meyveleri rızık olarak bizlere ikram eden lütfeden kim? Tabi ki Allah. O’nu düşünüp şükredip hamd etmek senin zikrindir ibadetindir, demek isteniyor.
Yazımızı sevgili Peygamberimiz’in bir hadisi şerif ile bitirelim inşaallah: “Allah’ın yollarda dolaşıp zikredenleri araştıran melekleri vardır. Allahu Teala’yı zikreden bir cemaate rastlarsa birbirlerine:

“Aradığınıza gelin.” diye çağırırlar. Hepsi gelip onları kanatlarıyla kuşatıp dünya semasına kadar arayı doldururlar. Allah onları en iyi bilen olduğu halde meleklere sorar:
-Kullarım ne diyorlar?

Melekler:
-Senden cenneti istiyorlar.
-Cenneti gördüler mi?

Melekler:
-Hayır ey Rabbimiz, derler.

Rabbimiz:
-Ya görselerdi ne yaparlardı?

Melekler:
-Eğer görselerdi cennet için daha çok hırs gösterirlerdi, onu daha ısrarla isterlerdi, ona daha çok rağbet gösterirlerdi, derler. Allahu Teala sormaya devam eder:
-Neden istiaze ediyorlar (sığınıyorlar)?

Melekler:
-Cehennemden istiaze ediyorlar, derler.
-Onu gördüler mi?

Melekler:
-Hayır Rabbimiz görmediler, derler.
-Eğer görseydiler ne yaparlardı?

Melekler:
Eğer cehennemi görselerdi ondan daha şiddetli kaçarlardı, ondan daha şiddetli korkarlardı, derler.
Bunun üzerine Rabbimiz Teala şunu buyurur:
-Sizi şahit kılıyorum, onları affettim.”

Rasulullah (sav) sözüne devamla:
“Onlardan bir melek der ki:
-Bunların arasında falanca günahkar kul var, bu onlardan değil, o başka bir maksatla uğramıştı oturuverdi.

Allahu Teala:
-O nu da affettim, onlar öyle bir cemaat ki onlarla oturanlar sayesinde bedbaht olmazlar.” buyurmuştur. (Buhari Devaat: 66. Müslim Zikir:25- Hadis no:2689.Tirmizi Devaat :140- Hadis no:3595)
Rabbim kendisine hakkıyla kul olanlardan, hakkıyla zikir çekenlerden, zikrin tadına varanlardan olabilmeyi tüm ümmete nasip etsin.

 

Yazar: Mine ŞİMŞEK

 

 

gh logo           rahiask gri         rahiask logo             google play

Top
bursa escort , escort bursa , izmit escort , van escort