JoomlaLock.com All4Share.net

HUZURLU BİR ANNE HUZURLU BİR TOPLUM

Huzurlu Bir Anne Huzurlu Bir Toplum

Huzurlu Bir Anne Huzurlu Bir Toplum - Burcu Kul

Sayı : 136 - Nisan 2019

 

Huzurlu Bir Anne Huzurlu Bir Toplum

 

Hamd, alemlerin Rabbi Allah’a (cc), salat ve selam, Kainatın Efendisi Hazreti Muhammed Mustafa’ya, onun ehli beytine, ashabına, etbaına, kıyamette kadar devam edecek olan varisi ekmelerine ve ümmetine olsun.

Erkek ve kadınlar bir hikmet üzere yaratıldı. Allahu Teala hazretlerinin kadına yaratılışta verdiği bir nezaket, bir zerafet, bir letafet var. Kadınlar bu naif özelliklerinden dolayı daha hassastırlar ve daha çabuk yorulurlar. Kadın şefkat yumağı, merhamet odağıdır. Evinin eğitimcisi, yuvasını koruyup kollayan sevgiyle bir arada tutandır. Çünkü o bir «anne» dir. 

Feminist düşünce yapısıyla bu ulvi hal bozmaya çalışılıyor. Kadının aile içerisindeki konumunu aşağılayarak fıtratını bozmaya çalışıyorlar. Kafası bulanık, imanı zayıf kimseler ne yazık ki bu akıma kapılıp gidiyor. Hâlbuki kadın, kraliçe arı gibidir. İşçi arı dışarıdan çiçek tozu getirir, kovanda o tozlar bala dönüşür. Kraliçe arı kovanda olmazsa o bal olmaz. İşçi arılar onu arı sütü ile beslerler. Kraliçe arı çıkıp çiçek toplamaya gitse, kovan içindeki görevini yapmasa o kovan harap olur. Arılar arasında hiyerarşi bozulur ortada kovan diye bir şey kalmaz. 

İşte bugün Müslüman aileleri ortan kaldırmak için anneliği basitleştiriyorlar. Topluma kazandırma adı altında toplumsal yapıyı bozuyorlar. Annelik sadece çocuk dünyaya getirmek değildir. O çocuğa gereken her şeyi özgüvenle verebilmektir. Ona yaratılış gayesini, sevgiyi, merhameti ve daha nice kabiliyetleri kazandırmaktır. Yoksa anne yerine bakıcı kelimesi daha uygun olurdu. 

Baba maişeti kazanmak için günün çoğunu dışarı geçirir. Çocuğun yetiştirilmesi anneye kalır. Bir çocuğu en iyi annesi yetiştirebilir. Çalışan kadınlar maalesef fikrini dahi bilmediği kurumlara çocuklarını bırakıyorlar. O körpecik beyinlere ne felaket tohumları atılıyor. Çocukların rol modelini yetiştiği kurumlar belirliyor. Oysa müslüman bir çocuğun ilk öğreneceği şey Allah sevgisidir. Peygamber sevgisidir. Diğer bütün sevgiler süflidir. Anneye babaya duyulan sevgi Allah’ın kalplere nakşettiği sevgiden gelir. Bu denge iyi anlatılamazsa çocuk sevgiyi dışarda aramaya başlar. 

Kadın bir yönüyle anne olduğu gibi hakikat yönü ile Allah’a kuldur. Hayatını yaratılış gayesine uygun şekilde yaşaması lazımdır. Bu şuur ile dünyaya bakabilirse yaptığı bütün işler ona yük değil sermaye olur. Kazanç kapısı olur. 

Birgün, Efendimiz (sav) kalkıyor ve kızı Hz. Fatıma’nın evine geliyor. Eve girdiğinde görüyor ki, Hz. Fatıma oturmuş, elinde beyinin elbisenin söküğünü dikiyor. Ayağıyla da, Hz. Hasan’ın beşiğini sallıyor, ağzıyla da Kur’an-ı Kerim okuyor. Bu haldeyken Efendimiz (sav) içeri girince, Hz. Fatıma: “Buyur babacığım!” diye ayağa kalkıyor. Ama Efendimiz: “Kalkma kızım, otur otur!” diye ısrar ediyor, ama Hz. Fatıma ayağa kalkıyor. Efendimiz buna rağmen: “Keşke otursaydın.” diye ısrar edince Hz. Fatıma merak ediyor: “Babacığım sen gelirsin de, ben ayağa kalkmaz olur muyum? Niye otursaydım ki?” Efendimiz (sav) Fatıma’nın oturma sebebini şöyle anlatır: “Kızım, hanımlar çok bahtiyardırlar, mesutturlar, kazançlıdırlar. Ben kapıdan içeri girdiğim zaman, buranın meleklerle dolu olduğunu gördüm.”

“Babacığım, bu kadar melek niçin gelmiş buraya?”

“Her birisi, bir başka sebepten gelmişti. Sen elinle kocanın elbisesinin yırtığını dikiyorsun, hizmet ediyorsun, işte meleklerin bir kısmı, senin kocana hizmet edişinden dolayı gelmişlerdi. Bir hanımın gönül rızasıyla kocasına hizmet etmesi, meleklerin tebrik edeceği bir ibadettir. Diğer bir kısmı da elinle kocanın elbisesini dikerken, ayağınla da oğlunun beşiğini sallıyordun, bir hanımın çocuğuna bakması, isteyerek, severek, şefkatle, sevgiyle hizmet etmesi, meleklerin gelip seyredebileceği bir hizmettir. Meleklerin bir kısmı da, oğlun Hasan’ın beşiğini salladığın için gelmişlerdi. Sen ağzınla da boş durmuyor, Kur’an-ı Kerim okuyordun, işte büyük bir kısmı da senin okuduğun Kur’an-ı Kerim’i dinlemek için gelmişlerdi. Kızım, hanımlar çok bahtiyardırlar, eğer niyetlerini düzeltirlerse, eğer duygularını düzeltirlerse, eğer bu saydığım hizmetleri şuurla, ibadet kastıyla yaparlarsa, onların yaptığı bütün işler, ibadet yerine geçer.”

Bir hanımefendi, İslam şuuruyla hayatına bakarsa, zengin bir din kültürüyle hayatını zinetlendirirse, kendi dünyasını İslâmî ölçülerle böyle güzelleştirirse, bu hanımın ev hizmeti de ibadettir. Daha doğrusu, hanımların cennete gitmeleri, beylere nisbetle daha öncelikli, daha kolaydır. Bu da hanımlar için çok sevindirici, memnuniyet verici bir müjdedir. Bir kadın beş vakit namazını kılar, Ramazan orucunu tutar, iffetini korur, bir de kocasına itaat ederse, ona “haydi, cennetin hangi kapısından istersen gir” denilir.

İki cihan güneşi Efendimiz (sav) hazretlerinin buyurduğu gibi: “Eğer niyetlerini düzeltirlerse, eğer duygularını düzeltirlerse, eğer bu saydığım hizmetleri şuurla yaparlarsa onların yaptığı bütün işler ibadet yerine geçer.”

Allah’ın yakınlığını arzulayarak ne iş yaparsak ve o yaptığımız işi kuralına uygun yaparsak o yaptığımız işler bizlere hasene olur. İşin neticesi ameli salih olur. Hadisi şerifte buyrulduğu gibi: “Ameller ancak niyetlere göredir ve herkese ancak niyet ettiği şey vardır.”

Misal bir bayan evinde yemek yaparken bütün gayretini kullanarak o yemeği lezzetli hale getirmeli. Tadına dikkat ettiği gibi enerjisine de dikkat etmeli. Salih bir niyetle, eli abdestli, dili dualı, gönlünü katarak o yemeği pişirse ve niyetinde Allah’tan başka bir şey yoksa o yemek kadının amelidir. Çünkü o yemek Hakk’ın huzuruna çıkacak. Orada değerlendirilecek. Eşi, çocukları o yemekten yiyip sevdiklerinde, memnun olduklarında, karınları doyduğu gibi kalpleri de doyduğunda, huzur bulduklarında ve o memnuniyetle kadına dua ettiklerinde, o yemek adeta cennet nimeti olur. İşte bu hal bayan için ibadettir. 

Hazreti Peygamber (sav) bayanların işini adeta kolaylaştırıyor. Müminlerin annesi Cüveyriye Binti’l-Hâris’den (r.anha) rivayet edildiğine göre, Rasul-i Ekrem (sav) bir gün sabah namazını kıldıktan sonra, Hazreti Cüveyriye namaz kıldığı yerde oturmakta iken erkenden evden çıktı. Kuşluk vakti tekrar eve döndü. Cüveyriye’nin hala yerinde oturmakta olduğunu görünce:

“Yanından ayrıldığımdan beri hep burada oturup zikirle mi meşgul oldun?” diye sordu. O da:

Evet, diye cevap verdi. Bunun üzerine Peygamber aleyhisselâm şöyle buyurdu:

“Senin yanından ayrıldıktan sonra üç defa söylediğim şu dört cümle, senin sabahtan beri söylediğin zikirlerle tartılacak olsa, sevap bakımından onlara eşit olur: Yarattıkları sayısınca, kendisinin hoşnut olduğunca, arşının ağırlığınca ve bitip tükenmeyen kelimeleri adedince ben Allah’ı ulûhiyyet makamına yakışmayan sıfatlardan tenzih eder ve ona hamdederim.”

Evin hanımı Hz Fatıma (ra) gibi ev işleri yaparken, eşine hizmet ederken, çocukları ile ilgilenirken dilde hafif mizanda ağır olan bu zikri söylese, ezber bildiği duaları okusa, tefekkür etse vaktini Allah’tan uzak geçirmemiş olur. Niyet frekanslarımızı o mübareklerinkine çevirelim ki o zaman annelik nedir iyi anlamış oluruz. 

O zaman evde yapılan ev işlerinin, çocuklarla ilgilenmenin boş olmadığını anlamış oluruz. Eşe hizmet etmek kölelik değil saadet olur. Mutfak bir bayan için mabede, mescide döner. Eğer biz bu işleri kendi bozuk anlayışımızla boş görürsek, o boşlukları süfli şeylerle doldurmaya çalışırız. Tam da feministlerin istediği gibi hemen iş sahasına atılmak isteriz. Annelik gibi kutsal bir vazifeyi Allah korusun cehalet gibi görebiliriz. Bize ebedi saadeti kazandıracak bu ulviyeti bırakıp dışardaki kötülükleri tercih ederiz. Oysa o boşluk Hak için dolarsa insan hayatında iğne ucu sokacak kadar bile boşluk bulamaz. Allahu Teala o hayatı kuşatır. Allah›ın sevgisi, muhabbeti, iştiyakı o hayatı öyle doldurur hiç boş yer kalmaz. 

Annenin gönlü huzur bulursa, aile huzur bulur. Aile huzur bulursa, toplum huzura kavuşur. Üzerimizde dolaşan bela yağmurları gider ve Hakkın bizi rahmet yağmurları kuşatır.

Dualarımızda hep deriz ya; Allahım ahirette bizlere cemalini lütfeyle, Peygamber Efendimiz’e komşu eyle, dostlarınla haşreyle, onlarla eyle. Rabbim dualarımızı kabul eylesin inşallah. 

Dünyada da dostları gibi yaşamayı, dostlarından olmayı lütfeylesin. Onların ahlakına bürünebilmeyi nasip eylesin. Bizi sevdiklerine sevdirsin. Sevdiklerini bizlere sevdirsin. Sevdiği şeylerin sevgisini bizlere lütfeylesin.

 

Yazar: Burcu Kul

 

 

gh logo           rahiask gri         rahiask logo             google play

Top
bursa escort , escort bursa , izmit escort , van escort