Yazar: Nizameddin SALTAN
ZALİMLER VE ZULÜM HAKKINDA SÜNNETULLAH-4 (ZULÜM KANUNU)*
24- Zâlimlere Meyletmenin Cezâsı:Zâlimlere meyletmesi sebebiyle müslüman cemaat, âyette konu edilen cezâya çarpılacaktır: “Sakın zulmedenlere en ufak bir meyil duymayın, sonra size ateş dokunur. Sizin Allâh’tan başka dostlarınız yoktur. Sonra (Allâh tarafından da) size yardım edilmez” (Hûd/113).Yani zâlimlere meylettiğiniz zaman...
ZALİMLER VE ZULÜM HAKKINDA SÜNNETULLAH-2 (ZULÜM KANUNU)*
9- Milletlerin Kendi Zulümleriyle Helâk Olmaları:Allâh’ın “Zulüm ve Zâlimler” hakkındaki bir sünneti de, milletlerin kendi zulümleriyle helâk olmalarıdır. Bu umumî sünnetin îzahı çerçevesinde Kur’ân’da pek çok âyet bulunmaktadır; “Böylece zulmeden milletin ardı kesildi.” (En’âm/45) “Zâlim toplumdan başkası mı helâk edilir?”...
ZALİMLER VE ZULÜM HAKKINDA SÜNNETULLAH (ZULÜM KANUNU)*
1- Zulmün Lügat Anlamı:Lisânu’l-Arab’ta:1 “Zulüm, bir şeyi kendi yerinden başka bir yere koymaktır. Zulüm, haksızlık etmek ve haddi aşmak temeline dayanır. Hak sahiplerinin haklarına engel olanlara “zaleme” denir. Birbirlerine zulmettiler, demektir” denilmektedir.El-Müfredât’ta:2 “Lügatçılara ve çoğu ilim erbâbına göre zulüm, bir...
İHTİLÂF ve İHTİLÂFA DÜŞENLER HAKKINDA SÜNNETULLAH -5 (İHTİLÂF KANUNU)
23- Emîr Tâyini, İtâat Edilmek ve İhtilâfı Kaldırmak İçindir:Cemâatin emîr tâyin etme maksatlarından biri de aralarındaki uyuşmazlıkları önlemektir. Nitekim Ebû Dâvud’un (202/275) rivâyet ettiği: “Üç kişi yolculuğa çıktığında aralarından birini emîr seçsinler.” hadîsinin şerhinde İmâm Hattâbî (388/998) şöyle demektedir: “İşleri...
İHTİLÂF ve İHTİLÂFA DÜŞENLER HAKKINDA SÜNNETULLAH -4 (İHTİLÂF KANUNU)
C- Fıkıhçılarla Tasavvufçuların İhtilâfı:Sevimsiz tartışmalardan biri de fıkıhçılarla tasavvufçuların arasında görülen ihtilâftır. Bazen birinciler ikincilerin, kalbin halleri ve kalbin tezkiyesine dair bütün iddiâlarını ve delillerini inkâr ederken; tasavvufçular da fıkıhçıların zâhire tutunup onu sağlama aldıkları, bâtın ve bâtının (iç) hâl...
İHTİLÂF VE İHTİLÂFA DÜŞENLER HAKKINDA SÜNNETULLAH-3 (İHTİLAF KANUNU)
A- Mezhep Mukallidleri Arasında İhtilâf:İçtihâd edemeyenlerin muteber bir İslâmî mezhebi taklit etmeleri câizdir. Şu âyetin genel ifâdesi böyle bir taklidi de kapsamına almaktadır: “Bilmiyorsanız zikir ehline sorunuz.” (Nahl/43)Sormaktan maksat, bilmediklerini zikir ehline sorup öğrenmektir. Müslüman, bir mes’ele hakkında şerîatın hükmünü...
İHTİLÂF VE İHTİLÂFA DÜŞENLER HAKKINDA SÜNNETULLAH-2 (İHTİLAF KANUNU)
12- İhtilâf, Müslüman Cemaati Zayıflatır ve Yok Eder:İhtilâfın Müslümanları zayıflatıp yok etmesi gibi, Allâh’a dâvet emrini yerine getiren Müslüman cemaat de zayıflar ve yok olup gider. Bu yüzden, Müslüman cemaatin içine düştüğü her sıkıntı, onları darmadağın eden yerilmiş ihtilaftır. Öyle...
HAK-BATIL MÜCADELESİNDE SÜNNETULLAH (MÜCADELE KANUNU)-6
17- Müslüman Cemâatin Yardımı:Müslüman cemâat, Allâh’a ve O’nun şerîatını hâkim kılmağa dâveti yürütmede mü’minlere yardım konusundaki sünnetullâh’a (Hak-Bâtıl Mücâdelesinde sünnetullâh) boyun eğer. Öyleyse, bu cemâatin, yardım unsurlarını hazırlaması gerektiği gibi, yardımı önleyen durumlardan da kaçınması gerekir ki, bâtılı bertaraf ederken...
HAK-BATIL MÜCADELESİNDE SÜNNETULLAH (MÜCADELE KANUNU)-5
5) Sabır, Mukavemet ve Düşmanın Gözetlenmesi:Allâh Teâlâ şöyle buyurmaktadır: “Ey insanlar, sabredin, direnip (düşmanlarınıza) üstün gelin, nöbet bekleyin ki, başarıya eresiniz.” (Âl-i İmrân/200)Yani, düşmanla çatışmanız durumunda başınıza gelen eziyete sabırla direnerek üstünlük gösterin. Üstünlük sağlamak, hak dâvayı sonuçsuz bırakmak için...
HAK-BATIL MÜCADELESİNDE SÜNNETULLAH (MÜCADELE KANUNU)-4
Allâh’ın Dînine Yardım İçin Cemaatleşmek:Geçen bölümde Zemahşerî’nin “Kendisine yardım edene Allâh elbette yardım eder.” âyetinin tefsîrinde “Allâh’ın dînine ve dostlarına yardım eder.” dediğini; er-Râzî’nin de; “Siz Allâh’a yardım ederseniz O da size yardım eder.” âyetinin tefsîrindeki görüşlerin birinde “Allâh’ın hizip...
HAK-BATIL MÜCADELESİNDE SÜNNETULLAH (MÜCADELE KANUNU)-3
Müslümanların Başına Gelen Hâdiseler, Allâh’ın, Haklarındaki Yardım Sünnetini Bozmaz:Allâh’ın haberi ve Kur’ân-ı Kerim’in bildirmesiyle öğrendiğimiz “mü’minlere yardım” hakkındaki sünnetullâh, hakkında zerrece şüphe edemiyeceğimiz kuvvetli bir sünnettir. Öyle ki, mü’minlerin yenilgileri, düşmanları tarafından perişan edilişleri ve yardımsız kalışlarıyla sünnetullâh bozulmaz ve...
HAK-BATIL MÜCADELESİNDE SÜNNETULLAH (MÜCADELE KANUNU)-2
D- Allâh (cc) buyuruyor ki: Allâh; “Elbette Ben ve elçilerim gâlip geleceğiz, diye yazmıştır.” (Mücâdele/21)Bu âyetin tefsîrinde, “Allâh, ilk kitabında (Levh-i Mahfûz’unda) yazmış, hükmetmiş, takdir buyurmuştur ki, dünya ve âhirette yardımı, peygamberlere ve mü’min kullarınadır. Bu va’dine aykırı davranmadığı gibi...
HAK-BATIL MÜCADELESİNDE SÜNNETULLAH (MÜCADELE KANUNU)
1- Hakk’ın Lugat Anlamı:İbn Manzûr’un (711/1311) Lisânu’l-Arab’ında1: “Hakk, bâtıl’ın zıddıdır. (Hakka’l-emru): Bir iş doğru ve sabit oldu.” denilmiştir. Ezherî de “Bunun anlamı, vacip ve gerekli oldu.” der. Âyette de “sabit oldu” mânasına gelmektedir: “(Azap) söz(ü) üzerlerine hak olanlar dediler ki...”...
MEZHEB BİLİNCİMİZ -6
Mezheplerde Kimlik İslâm’dır: Bu başlık altındaki açıklamayı, Mehmed Şevket Eygi’nin bir yazısından aktarmak istiyorum:“Bazı vilâyetler kendi sınırları içinde yaşayanlara ayrı kimlik cüzdanı vermeye kalkışsalar, bu Türkiye’nin bütünlüğüne halel getirecek bir davranış olmaz mı? Devlet ve millet müsaade eder...
MEZHEB BİLİNCİMİZ -5
L- MEZHEPLİLİK Mİ, MEZHEPÇİLİK Mİ? İslâm kültür ve medeniyeti tarihi incelendiğinde görülür ki, ilmî ölçülerden ayrılmayan, sadece inanç, ibâdet ve uygulama alanında kalan samimî düşünce, içtihâd ve yorumlar, İslâm için çok yararlı olmuş; ona esneklik kazandırmış, İslâmiyet’in değişik toplum...
MEZHEB BİLİNCİMİZ--4
İ- İSLÂM’DA MEZHEPLERİN ÇIKIŞ SEBEPLERİ
Hemen ifade edelim ki, mezheplerin tasnifi yapılırken, genelde öne çıkan düşünceleri esas alınarak yapılmıştır. Hâlbuki siyasî, i’tikadî, fıkhî muhtevâlı mezhepler olduğu gibi hem siyasî, hem i’tikadî, hem fıkhî yönü bulunan mezhepler de vardır. Meselâ; Hanefî...
MEZHEB BİLİNCİMİZ -3
G- EHLİ SÜNNET NE PASİF, NE DE UZLAŞMACIDIR Ehli sünnet, İslâm esaslarına karşı çıkan, yahut aykırı davranan ve zulüm yoluna sapan devlet başkanını azlederek, yerine uygun olanını getirmenin, ümmetin görevi olduğunu kabul etmekle beraber, bunun fiilen gerçekleşmesini iki şarta...
MEZHEB BİLİNCİMİZ -2-
E- İCMÂ’I KABUL ETMEYEN, EHL-İ SÜNNET’TEN ÇIKAR MI? Ehl-i sünnet, kaynakların tümünde ittifak hâlindedir. İtikadî konularda, zannî delillere yer verilmemiştir. Fıkhî alanda dayandıkları esaslar birdir; ancak deliller noktasında görüş ayrılıkları söz konusu olmuştur. Bir fırkanın ya da...
MEZHEP BİLİNCİMİZ
1) EHL-İ SÜNNET VE’L-CEMÂAT(Sünnet ve Cemâat Ehli) Bilindiği üzere Ehl-i Sünnet ve’l-cemâat’ın hem itikadî hem de amelî/fıkhî boyutu vardır. Ancak biz, kategorize etmeden her iki alanı aynı kapsamda ele almaya çalışacağız.A - “SÜNNET” KAVRAMI Lügat yönünden yol, gidiş,...
KUR’ÂN’IN BAHSETTİĞİ İLİMLER -3-
19)Gezegenler:Yûsuf Sûresi’nde ay ve güneşten ayrı olarak on bir gezegenin varlığına işaret edilmektedir.“Ey babacığım, muhakkak ben, on bir gezegen ve ay ile güneşi bana secde ederken gördüm.” (Yûsuf/4) mealindeki âyet, bu gerçeğin ifadesidir.20)Noterlik:“Ey îman edenler, tayin edilmiş bir vakte kadar...
KUR’ÂN’IN BAHSETTİĞİ İLİMLER -2-
9)Kömürün Oluşumu ve Petrol:“Rabbiniz ki, otlakları çıkardı. Sonra onları siyah kuru hâle getirdi.” (A’lâ/4-5)Bu, jeoloji ilminin ortaya koyduğu ilmî gerçekleri destekleyen âyettir. Yeryüzünün ilk canlı örtüsü, büyük eğrelti otu ve alg mer’alarıdır (su yosunları). Dünyamızda hayatın ilk öncüleri olan dev...
KUR’ÂN’IN BAHSETTİĞİ İLİMLER -1-
Okuyucuyu bu alanda yapılmış çalışmalara, özellikle dipnotta gösterilen kaynaklara havâle ederek, sadece konumuzla ilgili kozmolojik yönü de bulunan bir kaç âyete ve bu sadedde yapılan açıklamalara yer vermek istiyoruz: 1)Kâinatın Yaratılışı:“İnkâr edenler görmediler mi ki göklerle yer bitişik idi, biz...
İSLÂM’IN İLME VERDİĞİ DEĞER
İslâm dîni, programını Allâh’ın koyduğu, bütün insanları kuşatıcı / evrensel bir tâlim ve terbiye nizâmıdır.İnsanlığın manevî dünyasını ve ölüm ötesini aydınlatacak bir Hakk kültürü, maddî hayatı tekâmül kanunları içerisinde geliştirecek ilâhî bir medeniyet projesi olan Kur’ân-ı Kerîm’de, dînimizin insanlığa yaptığı...
KUR’ÂN’IN MUHAFAZASI
Kur’ân’ı asıl koruyacak olan elbette ki Allâh’tır (cc). Ama beşerî düzlemde Kur’ân, önce titiz bir şekilde satırlara aktarılarak korunmuştur.1 Daha ilk nâzil olduğu sıralarda âyetler, Peygamberimiz’in konsantrasyonundan sonra, vahiy kâtipleri tarafından hurma dal ve yapraklarına, tabaklanmış koyun ve keçi deri...
KİTAPLARA İMAN -3-
Kur’ân-ı Kerîm’in i’câzını ve eşsizliğini gerektiren özellikler:1) Lafzen Mucizelik (Arapça Olması):Yani Arapların kendi dillerinde, ama orijinal bir ifade, ilginç bir söz örgüsü (nazım) ve üslup özelliğiyle (özel söz dizimiyle) indirilmiştir (Şuarâ/192-195).1 Arapça’nın kendinde bulunan fonetiğinden (telaffuz kolaylığından)2 ve ifade zenginliğinin...
KİTAPLARA İMAN -2-
b)Birbirini Tutmayan NüshalarAtlamadan ifade edelim ki, Tevrat’ın nihaî şeklini alması, Hz. Mûsâ’dan yaklaşık on üç asır sonra miladî I. yy.’da gerçekleşebilmiştir. Yahudilerin Tevrat eksenli kutsal kitap külliyâtı, Tanah (yazılı dinî edebiyat) ve Talmut (sözlü dinî edebiyat) şeklinde ikiye ayrılır. Tanah,...
KİTAPLARA İMAN -1-
İnandığımız peygamberlerin tebliğ ettiği ve tebliğ edildiği topluluklar için hayat nizâmı olmuş, bâtıl felsefeler ve beşerî doktrinler karşısında Rabbimiz’in kanunlarını oluşturan kitaplara inanmak da zarûrat-ı dîniyedendir. İslâm’ın inanılması kaçınılmaz, tasdik edilmedikçe îman gerçekleşmeyecek kadar vazgeçilmez olan değer yargılarındandır.İnsanın yaratılışı, bilebildiğimiz...
MESCİDLERİN FONKSİYONU VE CAMİ KÜLTÜRÜ
Bizim kültürümüzde câmi, toplayıp yeni bir millet ve yepyeni bir medeniyet oluşturan müstesna bir sosyal kurumdur.Siyer kitaplarına ve ilgili yorumlarına bakacak olursak Efendimiz (as) zamanında mescidin/câminin şu işler için kullanıldığını görürüz:1)İbâdet yeri.1 2)Millet meclisi, siyasî, idarî ve askerî mese’elelerin müzâkere...
MELEK İNANCIMIZ -3-
Ana rahminde görevli melek:Ünlü hadîs kaynaklarımızdan olan Buharî ve Müslim’de, ana rahminde kader programını kodlamakla görevli bir meleğin daha bulunduğu yolunda bilgilere rastlamaktayız.1 Bu melek, Yüce Yaratıcı’nın emri ile ana rahminde teşekkül eden ebriyonun gelişmesi ve ona temel hayat programını...
MELEK İNANCIMIZ -2-
MELEKLERİN ŞEKİL DEĞİŞTİRMESİ:Melekler maddeden uzak, soyut, yüksek ruhlardır. Fiziksel cisimler içindeki duyuları sınırlı varlıklar, yüksek ruhsal varlıkları göremezler. Latîf âlemle kesîf âlem arasında maddesel bir görüşme olmaz. Ancak latîf, kesîfe veya kesîf, latîfe dönüşünce, yani iki varlıktan biri diğerinin düzeyine...
İNSANIN FİLLERİ VE İRADE -2-
Allâh (cc) şöyle buyurmaktadır: “Âlemlerin Rabbi olan Allâh dilemedikçe siz bir şey dileyemezsiniz” (Tekvîr/29). Bir diğer âyette de “… Allâh ne dilerse yapar.” (Hacc/18) buyrulmaktadır.Bu âyetlerde aslında kadere îmanın esası olan bir îman ilkesinin hatırlatılması yanında, insandaki irâdenin sınırlı ve...
İNSANIN FİİLLERİ VE İRADE -1-
1- İNSAN FİLLERİKader kavramı Kur’ân’da insan ile ilgili olarak geçtiği gibi, tarifinden de anlaşılacağı üzere, kâinatın (kevnî) düzeni ile ilgili olarak da kullanılmıştır. Ancak, biz, kaderin insanla ilgili boyutunu ele alacağız.Kuşkusuz biliyoruz ki, kâinatta var olan her şey Allâh’ın yaratması...
İBÂDETLERİN TOPLUM HAYATIMIZDAKİ YERİ
Namaz, Küfre Karşı Bir Meydan Okumadır:Genel olarak kitleler, içinde yaşadıkları İslâm dışı düzene uyum sağlama çabası içindedir. Bir bakıma farkında olmaksızın İslâm dışı hayat tarzıyla İslâmî olanı uzlaştırma kaygısına düşmüşlerdir. Oysa ki İslâm, başka toplum düzenleriyle bağdaşmayı reddeder. Bu noktada...
İSLÂM İTİKÂD NİZÂMINDA KADER VE KAZÂ
İslâm itikâd nizâmının altı mühim ve değişmez esaslarından biri ve sonuncusu; hayır ve şerrin İlâhî kader ve kazâ ile olduğuna, yani hayır ve şer, iyi ve kötü, acı ve tatlı, canlı ve cansız ne varsa hepsinin Allah’ın takdiriyle, tertibiyle, yazmasıyla,...
SAHİH TEVEKKÜL ANLAYIŞIMIZ
Bu yazımızda sahih tevekkül anlayışımız nasıl olur, gerçek tevekkül bilinci nasıl elde edilir? sorularının cevabını vermeye çalışalıcağız. Tevekkül Allah’a itimat etmek, bir işte O’nu vekil ve velî tayin etmektir.1 Allah’a güven ve itimat, O’na îmanın ve O’na îmanın ifâdesi olan...
İNSANIN İBÂDETE OLAN İHTİYACI
İnsan yaşayabilmesi için birçok nimetlerden yararlanmak zorundadır. Allâh’ın nimetlerinden faydalanmadan hayatiyetini sürdüren hiçbir varlık yoktur. Bu sebeple her nimete bir teşekkür gerekir. Nimete teşekkür etmemek nankörlüktür. İbâdetlerin şâhı olan ve Peygamberimizin (as) “Gözümün nûru” 1 dediği namaz, kulun Allah karşısındaki...
HİDAYET VE DALÂLET KANUNU
1- Gerçek Doğru Yol, Allah’ın Yoludur:"Sen onların kendi dinlerine uymadıkça ne Yahudiler, ne de Hıristiyanlar senden razı olmazlar... Asıl doğru yol, Allah’ın yoludur de" (Bakara/120).Yani ey Muhammed (as) de ki, Allah’ın beni kendisiyle gönderdiği yolu evrensel, sağlam ve dosdoğru olan...
GÜNAHLAR VE MUSÎBETLER
Allah Teâlâ buyruyor ki: "Görmediler mi, onlardan önce nice nesiller yok ettik; hem onlara size verdiğimiz şeyleri vermiştik ve göğü de üzerlerine bol bol boşaltmıştık ve ırmakları ayaklarının altında akar kılmıştık. Fakat günahlarından ötürü onları helâk ettik ve onların peşinden...
VELÂYET MAKAMI
Velî, îman esaslarına inanan, Allâh’ın emirlerini yerine getiren, yasaklarından kaçınan, çokça tâata yönelen kimsedir.1 Velî, Allâh’ı seven, O’nu dost bilen, itaat hâlinde bulunan kul demektir.2 Velî, daimî ve ebedî olarak Hakk Teâlâ tarafından korunan ve himâye edilen kimse anlamına gelir....
MÜSLÜMANIN DİN ANLAYIŞI NASIL OLMALIDIR?-2
Mescitlerin Fonksiyonu ve Câmi Kültürü:Bu bağlamda, bizi biz yapan, bize kimlik ve kişilik kazandıran câmiler ve fonksiyonlarından söz etmek yerinde olacaktır. Bizim kültürümüzde câmi, toplayıp yeni bir millet ve yepyeni bir medeniyet oluşturan müstesna bir sosyal kurumdur.Siyer kitaplarına ve ilgili...
MÜSLÜMANIN DİN ANLAYIŞI NASIL OLMALIDIR?-1
İslâm, sadece zihinde kalan bir inanış ve kanaatten ibaret bir olgu da değildir. Zihnin her türlü şirkten arındırılması, gizli küfür bulaşıklarından temizlenmesi, kısaca kelime-i şehâdetin kavranılması ve tasdik edilmesi, insanı Müslüman yapmaya yeterli ise de, Müslüman kalmasına yeterli değildir. Müslümanca...
PEYGAMBERİMİZ’İN (sav) SÜNNETİ VE ÖRNEK KİŞİLİĞİ
Peygamber kelimesi, Farsça bir kelime olup “mektup taşıyan” anlamındadır. Zaten peygamberler de Allâh’ın, kullarına göndermiş olduğu mektuplar / mesajlar bütünü olan kitaplarla gelirler. Şu farkla ki, postacı mektubu bırakır ve gider. Mektubun içeriği onu asla ilgilendirmez. Oysa Peygamber, İlahî vahyi...
PEYGAMBER SEVGİSİ VE O’NU SEVMENİN GEREĞİ
a) Ümmeti üzerindeki bazı hakları İnsanlığı vahşetin ve dalaletin zifiri karanlığından rahmet ve hidayetin doruklarına çıkaran Yüce Peygamberin (sallalahu aleyhi vesellem) ümmeti üzerindeki bazı haklarına işaret edecek olursak, şunları örnek verebiliriz: Söz ve davranış ile O’na samimi olarak îman etmek,...
TOPLUMSAL BARIŞIN TESİSİNDE DİN GÖREVLİSİNİN ROLÜ-2
Ülkenin her tarafına yayılan camilerin, toplumsal dayanışmadaki etkinliğini gerçekleştirmesinde ve bu mekânların birlik ve beraberliğin sembolü olarak görülmesinde büyük sorumluluklar taşıyan din görevlilerine yönelik dikkate alınması gerektiğine inandığımız şu tür önerilerde bulunabiliriz:1- Her şeyden önce din görevlisi, dini herkesten çok...
TOPLUMSAL BARIŞIN TESİSİNDE DİN GÖREVLİSİNİN ROLÜ-1
Çeşitli zaman aralıklarında gönderilen peygamberler aracılığıyla insanları Allah’ın birliğine (Tevhid’e) dâvet eden İslâm, yeryüzünde daima barış (silm) ve adâletin hâkimiyetini; birlik ve huzurun tesisini hedeflemiştir.
Yüce dinimiz, insanın insanlığını en iyi şekilde gerçekleştirebilmek, fertlerin hayatına anlam kazandırarak, toplumun birliğini...
MELEK İNANCIMIZ
Allâh’a îman eden her mükellefin inanmak zorunda olduğu esaslardan birisi de, gözlem ve deneye dayanan pozitif bilimlerin sahası dışındaki fizik ötesi varlıklar olan meleklerin varlığını ve onlar hakkındaki ismet, emânet ve ilâhî emirlere itâatlerinin vücubiyetini, bunun aksinin ise muhal olduğunu...
ŞEYTANIN YARATILIŞINDAKİ HİKMET
Hemen ifade edelim ki, tabiatta hayır asıl; kötü/şer izafî ve tebeîdir. Yani, varlığı hayra bağlı olup aslî gâye değildir. Hiçbir şey faydalı ve zararlı diye yaratılmamıştır. Böyle bir ayrım, insanlar tarafından yapılmaktadır.
Biliyoruz ki Cenâbı Mevlâ, bu âlemde abes, yani gereksiz,...
NAMAZIN GÜCÜ
Genel olarak kitleler, içinde yaşadıkları İslâm dışı düzene uyum sağlama çabası içindedir. Bir bakıma farkında olmaksızın İslâm dışı hayat tarzıyla İslâmî olanı uzlaştırma kaygısına düşmüşlerdir. Oysaki İslâm, başka toplum düzenleriyle bağdaşmayı reddeder. Bu noktada Müslümanın görevi ve gâyesi, kendine yabancı...
SOSYAL GÜVENLİK SİSTEMİ KAPSAMINA GİREN HUSUSLAR *
Sosyal güvenliği sağlamanın, milletin kâr ve kazancını kendi elinde tutması ve onu kendi koruması altında bulundurmasıyla değil, ancak devletle toplumlar arası öngörülen ideal işbirliğini gerçekleştirmek ve dayanaklarını sağlama almak suretiyle mümkün olacağını açıklamıştık.Fakat bu önemli işbirliği ve karşılıklı sevgi ile...
KADERE ÎMÂNIN PRATİK HAYATA ETKİSİ
Nasıl ki Allâh’a ve âhiret gününe îman, insanı kötülüklerden koruyorsa kadere îman da bütün yolsuzlukların önüne geçer. Toplumsal hayata düzen verir, hayrı ve önemli işlerde sebatı öğretir, şiddet anlarında korku ve aczi yok eder.Meselâ, kadere inanmış bir şoför, hiçbir zaman...
KADER DEĞİŞİR Mİ?
Kaderin iki anlamı vardır:a) Allâh’ın sübutî sıfatları içinde yer alan ve ezelî ilmi anlamına gelen kader.
b) Levh-i mahfûz (ana bellek)`da yazılı olan ve ‘kâinattaki olaylarda görevlendirilecek meleklere, üstlenecekleri görevleri hakkında geleceğin planını gösteren’ ama ‘değişmez-ezelî ilmi’ kapsamayan, ‘bilgilendirme’...
İNSANIN KADERİ, SEÇMEKTİR
Evrende yaratılan her varlığın, kendine has bir kaderi vardır. İnsanın kaderi, akıl sahibi, hür ve sorumlu bir varlık olarak yaratılmasıdır. İnsanın iyilik ve kötülük işleyebilecek yetenekte yaratılması da onun kaderidir. İnsanın gayesi Allâh tarafından belirlenmesine rağmen bu hedefin gerçekleştirilmesini Allâh...
FATURAYI KADERE ÇIKARTANLAR / KADERCİLER
İnsanın hayatı boyunca yapacağı eylem ve davranışların Allâh tarafından ezelde tâyin ve tespit edilmiş olduğunu ve vakti gelince bunların gerçekleşeceği gerekçesiyle, şer fiillerinin meydana gelmesinde, insanların irâde ve ihtiyârlarının kendilerine ait olmadığını iddia eden sapık akımlardan Cebriye (İndeterminizm) ve Kaderiye...
İRÂDE VE MEŞÎET KAVRAMLARI
Allâh insanların Müslüman olmasını ister (irâde eder); ama kimseyi buna zorlamaz. Yani bu konuda irâdesi vardır, ama meşîeti yoktur. Yoksa herkes, zorunlu olarak Müslüman olurdu (Ra'd/31; Nahl/93). Buradan hareketle “irâde” ve “meşîet” kavramlarının arasındaki ince nüansa vurgu yapmak gerekmektedir. Her...
İSLÂM'IN ŞARTLARI BEŞ MİDİR ?
İslâm’ın bölünmezliği konusunun bir uzantısı da “İslâm’ın şartı beştir” tarzındaki yerleşik yanılgı (galat-ı meşhur)dır.(1) Biliyoruz ki, İslâm, Resûlullah’ın (as) Allah’tan getirdiği tüm emirlere sarılıp tüm yasaklardan kaçınmaktır. Kısaca, inandığını, inandığı gibi yaşamaktır. İman ise özetle; Allah Resûlü’nün...